10 Eylül 2011 Cumartesi

Eurobasket 2011 - 2. Tur Grupları 2. Maçlar


Eurobasket 2011'de ikinci tur gruplarının ikinci maçları tamamlandı.

A Grubu'nda ilk maçında Fransa'ya teslim olan Türkiye, işini başka takımlara bırakmamak için mutlak kazanması gereken Almanya maçında da mağlup oldu. Almanya'yı yenmenin yolunun, Chris Kaman-Dirk Nowitzki ikilisinden birini 15 sayının altında tutmak olduğunu söylemiştim önceki günlerdeki incelemelerin Almanya kısımlarında. Türkiye bir kez daha hücumda büyük sıkıntı yaşadığı bu mücadelede, savunmada iyi bir başlangıç yaptı. Bunun dışında ikinci çeyrekte Enes Kanter'in iki kaliteli NBA uzununa karşı yarattığı dominasyon çok dikkat çekiciydi. Enes'in performansına bir çözüm getiremeyen Almanya'da Dirk Nowitzki erken faul problemine girdi. Üçüncü çeyrekte Nowitzki'nin erkenden dörtlemesi, söylediğim stratejinin geliştirilebilmesi için büyük bir şansın doğması demekti. Çünkü Nowitzki o ana kadar çift haneli sayıları dahi görememişti. Son çeyrekte yapılması gereken şey basitti, Nowitzki erkenden beşletilip Almanya'nın eli kolu bağlanacaktı. Bunu yapabilmek için eldeki en büyük silah kuşkusuz Enes Kanter'di. Post hareketleri, orta mesafe şutu ve gücüyle hücumda sıkışılan anlarda çok önemli bir katkı sağlayabilen Enes'in oyunda olması demek, Nowitzki'yi beşleteceği için Nowitzki'nin maçı yüksek ihtimalle 15 sayının altında tamamlaması, son anlarda Almanya'nın ne yapacağını bilemeden oynaması ve en önemlisi, tüm savunmanın konsantre olduğu oyuncu Nowitzki olduğu için yan parçaların boş kalamaması anlamına gelebilecekti. Ancak ne acıdır ki, Türkiye baş antrenörü Orhun Ene, Enes Kanter gibi bir yeteneğe ligden gelmiş genç yetenek muamelesi yaparak onu son çeyrekte sahaya bile sürmeye tenezzül etmedi. Şut konusundaki sıkıntıları bariz olan Ersan İlyasova'yı 4 numarada oynatmayı tercih etti. Pota altında ne Ersan İlyasova ne de Ömer Aşık post oyunu oynayamadığı için Dirk Nowitzki koca bir çeyrek boyunca 5. faulünü almadı. Şutların girmemesi, rezil faul yüzdesi bir yana, en baştan yapılan hata buydu. İkinci çeyrekte Enes hücum tıkanmışken devreye girip açıldığında onu nedense oyundan alan Orhun Ene, son çeyrekte onu bu sefer sahaya bile sürmeyerek mağlubiyetin tartışmasız baş sorumlusu oldu. Bu sonuçla Türkiye, son maçlarda Sırbistan'ı yendikten sonra, Litvanya'nın Almanya'yı yenmesini bekler duruma geldi, aynı gruplardaki gibi rakiplerinin kendi göbeklerini kendilerinin kesmesine şans tanıdı. İspanya-Sırbistan maçı büyük bir hayal kırıklığıydı. Oyun olarak çok üstün, çekişmeli bir maç bekleyenler, Dusan Ivkovic'in saçma hamleleriyle fark yiyen bir Sırbistan gördüler. Bu ancak şuna yorulabilir, Sırbistan, gruplarda Fransa'ya, önceki maçta da Litvanya'ya kaybettiği için 1. lik ve 2. lik iddiasının olmadığını ve 3. lükle 4. lüğün çok da fark etmeyeceğini (diğer grubun zayıflığı hesaba katılarak) düşünerek bu maçta kendini sıkmadı ve Türkiye maçını alıp üst tura kalmayı düşündü. Bu durum 12 Dev Adam'ın işini daha da zorlaştırmakla beraber, Sırbistan da kendini ateşe atmış oldu. Çünkü zor maçlarda daha iyi oynamasıyla bilinen Türkiye (en yakın örnek gruptaki İspanya maçı) onlara bir facia yaşatabilir. Grubun son maçında ise Fransızlar, namağlupluklarını sürdürdüler. Birkaç yıl önce Fransa bir şampiyonaya tam kadro gelirse, çok iş yaparlar dediğimde birkaç arkadaşıma, bir şey yapamazlar, savunmaları zayıf kalır, takım olamazlar demişlerdi. Haklı çıktığımı görmek sevindirse de, rakiplerimizden biri olduğu için de üzülüyorum doğrusu.

Sıkıcı maçların grubu olan C-D grubunda, Makedonya yoluna tam gaz devam etmeyi sürdürdü. Hala potansiyelinin yarısını bile kullanamayan Slovenya'ya Bo McCalebb'in liderliğinde üstünlük sağladılar. Yüksek ihtimalle gruptan 2. çıkacaklar, bu da yüksek ihtimalle ev sahibi Litvanya'yla eşleşmeleri anlamına gelecek. İlginç bir eşleşme olacağı kesin, eğer olursa. Ruslar grupta rakipsiz olduklarını kendilerinden sonra en güçlü takım hüviyetindeki Yunanistan'ı darmadağın ederek gösterdi. Yunanistan'ın turnuvada azıcık da olsa iddiası varsa bunun tek sebebi olan pota altını tek kelimeyle denize döken Rus uzunlar, ribauntlarda 35'e 22'lik bir üstünlük kurup namağlup yollarına devam ettiler. İkinci tura çıkan en zayıf iki takımın karşılaşmasında ise, elemelerden gelen Finlandiya, Gürcistan'ı yenerek grubun sonuncusu olmama anlamında önemli bir adım attı.
Yarın A-B grubunda oynanacak maçlarla, ilk dört çeyrek finalist belirlenecek. Sonraki gün ise bu takımların rakiplerini göreceğiz.

---------------------------------------

2. MAÇLARIN LİDERLERİ

Sayı

1. Pau Gasol (İspanya) : 26
2. Nando De Colo (Fransa) : 21
3. Goran Dragic (Slovenya) : 20
4. Chris Kaman (Almanya) : 20
5. Timofey Mozgov (Rusya) : 19

Ribaund

1. Joakim Noah (Fransa) : 13
2. Ömer Aşık (Türkiye) : 11
3. Marc Gasol (İspanya) : 10
4. Viktor Sanikidze (Gürcistan) : 9
5. Kimmo Muurinen (Finlandiya) : 9

Asist

1. Milos Teodosic (Sırbistan) : 6
2. Sarunas Jasikevicius (Litvanya) : 6
3. Teemu Rannikko (Finlandiya) : 6
4. Stefan Markovic (Sırbistan) : 6
5. Viktor Khryapa (Rusya) : 5

Blok

1. Chris Kaman (Almanya) : 3
2. Timofey Mozgov (Rusya) : 3
3. Pau Gasol (İspanya) : 2

Top Çalma

1. Nando De Colo (Fransa) : 5
2. Bo McCalebb (Makedonya) : 3
3. Tuukka Kotti (Finlandiya) : 3

---------------------------------------

2. MAÇLARIN PERFORMANSLARI

Pau Gasol (İspanya) : 26 Sayı - 8 Ribaund - 3 Asist
Marc Gasol (İspanya) : 20 Sayı - 10 Ribaund - 1 Asist
Ömer Aşık (Türkiye) : 19 Sayı - 11 Ribaund - 0 Asist
Dirk Nowitzki (Almanya) : 19 Sayı - 7 Ribaund - 3 Asist
Goran Dragic (Slovenya) : 20 Sayı - 5 Ribaund - 3 Asist 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder