30 Nisan 2012 Pazartesi

2012 Playoffs Batı 1. Tur : Clippers 99-98 Grizzlies (1-0)


2012 NBA Playoffları'nın ikinci gününün dördüncü ve son maçında Batı'nın 5 numarası Los Angeles Clippers, FedExForum'da konuk olduğu 4 numara Memphis Grizzlies'i bir ara 27 sayı geriye düştüğü ve son çeyreğine 21 sayı geride girdiği maçta epik bir geri dönüşle 99-98 yendi ve seride 1-0 öne geçti.

Saha avantajını rakibinden çalan Clippers'ta Chris Paul 14 sayı - 11 asist, Nick Young 19 sayı, Blake Griffin 17 sayı - 7 ribaund, Caron Butler 12 sayı, Reggie Evans 7 sayı - 13 ribaundla oynadılar.

Çok ağır bir yenilgi alan Grizzlies'te ise Mike Conley 17 sayı - 8 asist - 5 ribaund, Rudy Gay 19 sayı - 7 ribaund, O.J. Mayo 17 sayı, Marreese Speights 8 sayı - 9 ribaundla mücadele ettiler.

Playoff 1. Tur eşleşmelerindeki ilk maçların sonuncusu, kuşkusuz aralarında en iyisiydi. Clippers Playoff tarihinin en görkemli geri dönüşlerinden birisini yaparak bir ara 27 sayı geriye düştüğü maçı son bölümdeki 28-3'lük muazzam serisiyle deplasmanda kazanarak hem büyük bir başarı elde etti, hem Grizzlies'ten saha avantajını çaldı, hem de müthiş bir moral kazandı. Takım şimdi çok daha coşkulu, çok daha enerjik ve inançlı çıkacak diğer maçlara, genç bir takım olduğunu atlamamak gerek Clippers'ın, Playoff tecrübesini ilk kez yaşayan oyuncularının erkenden Playoff'ta her an her şeyin olabileceğini görmesi gerçekten mühim olabilir.

Sekiz dakikada 24 sayılık farktan geri gelip maç kazanmanın efsaneliği bir tarafa, Grizzlies'in Clippers'ın bu sezon en büyük silahı olan serilerine cevap verememesi asıl büyük sorun onlar adına. Clippers her zaman seri inşa ederek maçları kontrolüne almayı başaran bir takım oldu, momentum kendi lehlerine döndüğü durdurulmaları inanılmaz zorlaşıyor. Grizzlies son çeyrekte tempoyu tamamen yavaşlatarak Clippers'ın hızlı oynama şansı bulmasına ve bir rüzgar yakalamasına izin vermemesi gerekirken aynı oyun sistemini sürdürüp yine sürekli olarak şut kaldırmaya gidince basketbolun cilvesi kendini gösterdi, Clippers soktuğu şutlarla bir anda hava bulup geldi maçı söke söke aldı.

Blake Griffin ilk Playoff maçında zorlandı, istediği tempoyu bulamaması sebebiyle Grizzlies uzunlarına karşın herhangi bir üstünlük kurmayı başaramadı. O 17, CP3 de 14 sayıda kalmasına rağmen Clips benchi takıma tam 48 sayılık katkı sağladı, bu 48 sayının 19'unu kaydeden Nick Young bitime üç dakika kala fark dokuz iken üst üste soktuğu iki üçlükle belki de maçı takımına getiren isim oldu.

4-5 serileri her zaman en çekişmeli seriler olur, Doğu'da Hawks-Celtics, Batı'da Clippers-Grizzlies serileri gerçekten çekişmeli basketbol izletecek bizlere, bunu görebiliyoruz.

2012 Playoffs Doğu 1. Tur : Celtics 74-83 Hawks (0-1)


2012 NBA Playoffları'nın ikinci gününün üçüncü maçında Doğu'nun 5 numarası Atlanta Hawks, 4 numara Boston Celtics'i Philips Arena'da 83-74 yenerek seride 1-0 öne geçti.

Hawks'ta Josh Smith 22 sayı - 18 ribaund, Jeff Teague 15 sayı - 6 ribaund, Kirk Hinrich 12 sayı, Joe Johnson 11 sayı - 5 asistle oynadılar.

Celtics'te ise Kevin Garnett 20 sayı - 12 ribaund, Rajon Rondo 20 sayı - 11 asist, Paul Pierce 12 sayı - 6 asist, Avery Bradley 10 sayıyla mücadele ettiler. Rajon Rondo maçın son bölümünde hakemin bir kararına itiraz ederken hakemi göğsünden ittiği için oyundan atıldı.

Tamamen beklediğim gidişata sahip olan bir maçtı. Philips Arena'da oynadığı maçlarda her zaman ilk dakikalarda kontrolü eline almaya çalışan Hawks, Celtics'in oyunu dikte etmesine de izin vermemek için hemen harekete geçti ve maça 20-6'lık bir seriyle başladı. Bu serinin ardından kontrol tamamen Hawks'a geçince Josh Smith ve saz arkadaşları hiç geriye bakmadılar.

Celtics'in kontrolü bir türlü ele alamamalarına ve Hawks'ın oyununa ayak uydurmak zorunda kalmalarına sinirlendiğine de şahit olduk. Rajon Rondo bir karara sinirlenip hakemi iterek oyundan atıldı, muhtemelen NBA yönetiminden ceza da alacak. David Stern'ün hakemlerine yapılan hareketlere ne kadar duyarlı olduğunu biliyoruz. Rondo'nun potansiyel kaybı, Celtics'e çok büyük problemler yaratabilir. Tek maç ceza alması durumunda serinin 2-0'a gelme olasılığı çok yükselir, eğer ceza iki maça çıkarsa generali olmayan Celtics 3-0 geriye düşme tehlikesiyle bile karşılaşabilir. Keza Hawks takımının bu kez Playoff'a çok iyi hazırlandığını ve çok iyi konsantre olduğunu ilk maçta görmek mümkündü.

Maçtaki en göze çarpıcı detaylardan bir tanesi Hawks'ın parkeyi kullanış şekliydi. Oyuncular alana çok iyi yayılarak sağlam top dolaşımı ile mükemmel spacing örnekleri sundular. Celtics'in sağlam ancak yavaş savunması Hawks'ın hızlı top dolaşımı ve savunmayı yarıcılığına herhangi bir çözüm getiremedi. Joe Johnson'ın bu kadar kötü (3/15) şut attığı bir günde Hawks'ın kazanmasında bu takım işinin rolü çok büyüktü.

Çekişmeli ve izlemesi hoş bir seri olacağı kesin, önümüzdeki maçlar için şimdi Rondo hakkındaki kararı bekleyeceğiz.

29 Nisan 2012 Pazar

2012 Playoffs Batı 1. Tur : Nuggets 88-103 Lakers (0-1)


2012 NBA Playoffları'nın ikinci gününün ikinci maçında Batı'nın 3 numarası Los Angeles Lakers, Staples Center'da 6 numara Denver Nuggets'ı üstün bir oyun sonucunda 103-88 yenerek seride 1-0 öne geçti.

Lakers'ta Kobe Bryant 31 sayı - 5 ribaundla en skorer isim olurken, Andrew Bynum 10 sayı - 13 ribaund - 10 blokla triple double'a imza attı. Magic Johnson'dan bu yana Lakers tarihinde Playofflar'da triple double yapmayı başaran ilk oyuncu olan Bynum, aynı zamanda NBA Playoff tarihinde bir maçta en fazla blok yapan oyuncu ünvanında Hakeem Olajuwon ve Mark Eaton'ın on blokluk performanslarını egale etti. Pau Gasol 13 sayı - 8 ribaund - 8 asist, Ramon Sessions 14 sayı - 5 asist, Devin Ebanks 12 sayı - 5 ribaund, Jordan Hill 10 sayı - 10 ribaundla oynadılar.

Nuggets'ta ise Danilo Gallinari 19 sayı, Andre Miller 12 sayı - 8 ribaund - 7 asist, Kenneth Faried 10 sayı - 8 ribaund, Al Harrington 10 sayı - 5 ribaund, Corey Brewer 11 sayıyla mücadele ettiler.

Beklediğimden çok daha kolay geçti Lakers için serinin ilk maçı. Nuggets'ın kadro derinliğini Lakers'ın ana silahlarının kalitesi ve genel verimliliği yıktı geçti. Ana üçlü, Kobe Bryant, Andrew Bynum ve Pau Gasol çok formda ve Playoff'a hazır göründüler, Ramon Sessions, Devin Ebanks gibi isimler de sağlam katkı vererek Nuggets'ın kadro genişliğini nötrleme yolunda Lakers'ın işini kolaylaştırdılar.

Henüz ilk çeyrekte kontrolü eline alan Lakers, Nuggets'ın oyunu dikte etmesine hiçbir bölümde izin vermedi ve kendi oyununu rakibine kabul ettirdi. Size avantajı kendini çok net şekilde gösterdi, Andrew Bynum yaptığı on blokla tarihe geçerken (Playoff'ta bir maçta en çok blok yapan oyuncu olmayı başardı, Hakeem Olajuwon ve Mark Eaton'ın rekorunu egale etti) Pau Gasol'ün çok yönlülüğüne de Nuggets tarafı hiçbir çözüm getiremedi.

Nuggets adına oyunu kontrol etme görevini elinde tutan Ty Lawson maçı yalnızca 7 sayı - 2 asistle tamamlayabilirken, bu sezon çok büyük çıkış yapan Arron Afflalo hem 9 sayıda kalarak hücumda, hem de Kobe'nin 31 sayı bulmasına engel olamayarak savunmada vasatın epey altında bir performans gösterdi.

Serinin diğer maçlarının bu kadar kopuk olacağını sanmıyorum ancak ibrenin Lakers'a dönük olduğunu bu maçla görmüş olduk. Nuggets'ın Lakers'ın kalitesiyle baş etmesi zor görünüyor.

2012 Playoffs Batı 1. Tur : Jazz 91-106 Spurs (0-1)


2012 NBA Playoffları'nın ikinci gününün ilk maçında Batı'nın 1 numarası San Antonio Spurs, AT&T Center'da 8 numara Utah Jazz'i 106-91 yenerek seride 1-0 öne geçti.

Maçı baştan sona kontrolü altında tutan Spurs'te Tony Parker 28 sayı - 8 asist, Tim Duncan 15 sayı - 11 ribaund - 5 asist, Stephen Jackson 14 sayıyla oynadılar. Spurs rakibinden sekiz fazla asist yaparken, Jazz'in %42'lik şut yüzdesine karşı %47 şut yüzdesiyle oynadı.

Jazz'da ise Paul Millsap 20 sayı - 9 ribaund, Gordon Hayward 17 sayı, Al Jefferson 16 sayı - 9 ribaund, Derrick Favors 7 sayı - 8 ribaundla mücadele ettiler.

Dün Philadelphia 76'ers-Chicago Bulls maçından sonra kullandığım bir ifadeyi bu maç için de kullanabilirim. İlk maç, iki takım arasındaki kalite farkını göstermeye yetti. Spurs limitlerini zorlamadan, tıkır tıkır sistemini işleterek Jazz'in tüm silahlarını susturdu ve zorlanmadan galibiyete uzanmayı başardı. Geçen sezon Grizzlies'e karşı yapamadıkları şey tam da buydu, kendi oyunlarını oynamayı başaramamışlar, Grizzlies'in silahlarının konuşmasına izin vermişlerdi. Bu kez Gregg Popovich işi sıkı tutmak istiyor, burası çok net anlaşıldı bu maçın ardından.

Beklediğim gibi Tony Parker serinin adamı olacak gibi duruyor. Mükemmel bir ilk maç çıkartırken hem skor anlamında takımını sırtladı hem de Tim Duncan'ın çıkarttığı sağlam maçın da en büyük sorumlusu oldu. Finaller MVP'si olduğu sezonla birlikte kariyerinin en iyi sezonunu geçirdi Fransız oyun kurucu ve normal sezondaki başarısını Playoff'a da yansıtmaya kararlı görünüyor. Bu eşleşmede Devin Harris'in yavaş bir guard olmasından faydalanarak önemli sorunlar çıkartacağını düşünmüştüm, Jazz buna bir çözüm bulamamış gibi görünüyor.

Jazz bu seride şans bulmak istiyorsa size avantajını bir şekilde kullanmalı. Al Jefferson'ın bu seride ne yapıp yapp yüksek skor performanslarına ulaşması, daha önemlisi faul çizgisine gitmesi gerek. Big Al'ı en çok eleştirdiğim nokta her zaman faul çizgisine çok çok az giden bir oyuncu olmasıdır, bunu bu seride yenmek zorunda. Bu maçta sadece bir faul atışı kullanmış olması kabul edilemez.

Aslında Ty Corbin'in Derrick Favors ile Enes Kanter'e güvenmesi durumunda çok akıllıca bir iş yapabileceğini düşünüyorum ancak gerçekleşeceğini hiç mi hiç sanmıyorum. Favors da Enes de size anlamında Jefferson ve Millsap'e göre daha üstünler ve Spurs uzunlarına çok daha ters gelecek isimler. Tecrübe, alışkanlık derken bu ayrıntıyı atlayacaktır Corbin ve az süre vermeye devam edecektir genç yeteneklere. Favors yine kabul edilebilir süre (26 dakika) aldı ama Enes'in on dakika bile oynamamış olması gerçekten çok üzücü Jazz adına.

Jazz çözüm bulabilecek mi bilinmez ama bu serinin gidişatı rahat şekilde Spurs lehine görünüyor.

Derrick Rose Sezonu Kapattı


Korkulan oldu ve Philadelphia 76'ers'la oynanan Playoff Doğu Konferansı 1. Tur ilk maçının son iki dakikasına girilirken darbe olmayan bir pozisyon sonucu yerde kalarak dizinden sakatlanan Derrick Rose'un durumunun ciddi olduğu açıklandı. Rose'un ön çapraz bağının koptuğu ve sezonu kapattığı doğrulandı.

Bütün sezon sakatlıklarla uğraşan geçen sezonun MVP'si Rose'un durumuna iki açıdan yaklaşabiliriz. Birisi Bulls'un gidişatı, diğeri Rose'un geleceği. Bulls'un gidişatına bakalım. Rose bu sezon sakatlıklarla çok fazla uğraştığından Bulls onsuz oynamaya alıştı ve belli bir sistemi götürmeyi başarıyorlar. Yokluğunda takımın liderliği tamamen Luol Deng'e geçecek ve Bulls takım oyunuyla bir yerlere gelmeye çalışacak. Kuşkusuz Rose'un yokluğunda bu kadar dominant bir Miami Heat'i tehdit etmeleri çok çok zor, hatta ikinci tura çıkmaları durumunda karşılaşacakları Hawks veya Celtics'e elenmeleri de büyük ihtimal olacaktır. Bu kadar iyi bir sezonun bu şekilde bitecek olması gerçekten çok çok üzücü.

Rose'un geleceği işin daha karışık tarafı. Rose patlayıcılığı, hızı ve atletizmiyle kendini ön plana çıkartmış bir basketbolcu. Hepimizin bildiği gibi basketbolcular için en ağır sakatlıklar her zaman diz sakatlıklarıdır ve diz sakatlıklarının en fenaları da darbe sonucu oluşmamış olanlardır. Rose herhangi bir darbe almadan ön çapraz bağını koparttı. Bunu kesinlikle söylemek istemiyorum normalde ancak bu, Rose'un bir daha asla eski patlayıcılığına kavuşamaması anlamına gelebilir. Dilerim iyi bir tedavi süreci geçirir ve kendine gelir ancak işinin kesinlikle kolay olmadığı açık.

Maalesef Playofflar böyle üzücü bir haberle açıldı. Rose'u 2013'ün başına kadar parkelerde görememe ihtimalimiz olduğunu da ekleyeyim.

2012 Playoffs Batı 1. Tur : Mavs 98-99 Thunder (0-1)


2012 NBA Playoffları'nın ilk gününün dördüncü ve son karşılaşması, Batı Konferansı eşleşmeleri içerisinde oynanan ilk maç oldu. Batı'nın 2 numarası Oklahoma City Thunder, 7 numara son şampiyon Dallas Mavericks'i Kevin Durant'in bitime 1,5 saniye kala attığı basketle 99-98 yenerek seride 1-0 öne geçti.

Zorlu bir maçtan kazasız çıkan Thunder'da Russell Westbrook 28 sayı - 5 asist, Kevin Durant 25 sayı - 6 ribaund, Serge Ibaka 22 sayı - 6 ribaund - 5 blok, James Harden 19 sayı - 6 ribaundla oynadılar.

Mavericks'te ise Dirk Nowitzki 25 sayı - 5 ribaund, Jason Terry 20 sayı - 5 asist, Shawn Marion 17 sayı - 8 ribaund, Vince Carter 13 sayı - 7 ribaund, Jason Kidd 8 sayı - 6 ribaund - 5 asist - 7 top çalmayla mücadele ettiler.

Oklahoma City Thunder az kalsın günün ikinci sürprizinin kurbanı olacaktı. Kesinlikle bu kadar zorlanmalarını beklemiyordum ancak Dallas Mavericks'in hücum silahlarını yeterince yavaşlatamadıkları için maç son saniyeye kadar ortada geldi. Kevin Durant bitime 1,5 saniye kala attığı şutla takımına galibiyeti getirerek belki de serinin kaderini belirleyecek işe imza attı. Eğer Mavs burada bir maç çalsaydı işin rengi değişebilirdi ancak KD'nin izin vermeyişi muhtemelen Thunder'a güven verecek ve sonraki maçlarda daha coşkulu oynamalarını sağlayacak.

Kevin Durant'in bu seride Shawn Marion'la eşleşeceği için yavaşlayacağını söylemiştim, ilk maçta 10/27 ile vasatın altında bir şut isabeti oranı yakaladı. Westbrook çok daha verimliydi ancak daha önemli olan Serge Ibaka'nın performansıydı. Mavs'in pota altı savunmasının zayıflığını Ibaka çok iyi değerlendirdi ve 9/12 ile 22 sayı üretti. World Peace'in dirseğinden sonra ilk maçına çıkan James Harden da sorumluluk alınacak yerlerde devreye girerek yine çok önemli bir figür olduğunu gösterdi.

Mavericks'te hücum anlamında işler iyi gidiyor ancak savunmada daha gayretli olmak zorundalar. Çünkü geçen seneki gibi bir Tyson Chandler'ları yok ve onun açığını ancak takım olarak içeriyi kapatmak için gayret göstererek kapatabilirler. Jason Kidd bu maçta gayretli göründü, yedi top çaldı, Shawn Marion yine sağlam savunma yaptı ancak asıl önemli olan diğer parçaların savunmada yapabileceklerinin en iyisini yapması. Mavs'in bu maçta yedi dakika oynayan Brandan Wright'ın blokçuluğunu ve atletizmini kullanabileceğini düşünüyorum, Rick Carlisle ona şans verecek mi bunu serinin devamında göreceğiz.

2012 Playoffs Doğu 1. Tur : Magic 81-77 Pacers (1-0)


2012 NBA Playoffları'nın üçüncü maçında Doğu'nun 3 numarası Indiana Pacers, 6 numara Orlando Magic'e kendi sahasında 81-77 yenilerek 1-0 geriye düştü ve saha avantajını kaptırmış oldu.

Dwight Howard'sız Playofflar'a giren Magic'te Glen Davis 16 sayı - 13 ribaund, Jameer Nelson 17 sayı - 9 asist, Jason Richardson 17 sayı - 5 ribaund, Earl Clark 6 sayı - 9 ribaundla oynadılar. Temsilcimiz Hidayet Türkoğlu 33 dakikada 9 sayı - 3 ribaund - 3 asist - 1 blok üretti.

Büyük hayal kırıklığı yaşayan Pacers'ta ise David West 19 sayı - 9 ribaund, Danny Granger 17 sayı - 8 ribaund, George Hill 11 sayı, Roy Hibbert 8 sayı - 13 ribaund - 9 blokla mücadele ettiler.

Kesinlikle çok şaşırtıcı bir sonuç oldu benim adıma. Howard'sız Magic'in, Pacers'ın uzun pota altıyla baş etmesinin mümkün olmadığını düşünüyordum. Maç aslında bu şekilde başladı. Roy Hibbert size avantajıyla büyük bir dominasyon yaratacak gibi görünüyordu, Magic oyuncuları ribaund alma konusunda büyük sıkıntılar yaşıyorlardı. Pacers stratejik olarak maça çok daha hazır görünen taraftı ve üstünlüğü ele almayı da başarmışlardı.

Ne olduysa ikinci çeyrekte oldu. Pacers içeriyi kullanmayı bıraktı, Magic çok iyi top paylaşarak etkili hücum performansı sergiledi. Maçın kalanında Howard'sız Magic en büyük silahı olan üç sayılık atışlara yöneldi, Pacers bunu tahmin etmesine karşın engellemeyi başaramadı ve doğru top ile alan paylaşımı yapan Magic sayıları bulmayı başardı, Pacers'ın hücumu dikte etmesine de izin vermedi.

Roy Hibbert bu maçın kilit adamıydı. Size avantajıyla savunmada çok önemli bir caydırıcı oldu (13 ribaund - 9 blok) ancak hücumda olmaması gereken kadar etkisizdi. 3/11 ile şut atıp 8 sayı üretebilmesi, kısa Magic takımına karşı Pacers'ın hiçbir avantaj elde edememesine yol açtı. Buna rağmen Pacers son çeyrekte öne geçmeyi başardı ancak son bölümde 11-0'lık seri elde eden Magic maçı cebine koydu ve saha avantajını rakibinden çaldı.

Pacers koçu Frank Vogel maça ilginç bir tercihle çıktı ve tüm sezon ilk beş çıkmış olan Darren Collison'ı benche alıp George Hill'i ilk beşe sürdü. Bu kararın kesinlikle yanlış olduğu fikrindeyim keza Collison'ın tempo kontrol becerisini kullanmak ve Hill'in benchten getireceği skor katkısına güvenmek çok daha mantıklı bir hareket olabilirdi.

Ben hala Indiana Pacers'ın seriyi kazanacağını düşünüyorum çünkü size farkı gerçekten dramatik. 

28 Nisan 2012 Cumartesi

2012 Playoffs Doğu 1. Tur : Knicks 67-100 Heat (0-1)


2012 NBA Playoffları'nın açılış gününün ikinci maçında Doğu'nun 2 numarası Miami Heat, 7 numara New York Knicks'i 33 sayı farkla, 100-67 yenerek seride 1-0 öne geçti.

İkinci çeyrekteki 30-13'lük üstünlükle maçı kopartan Heat'te LeBron James 23'ü ilk yarıda olmak üzere 32 sayı üretti. Dwyane Wade 19 sayı, Mario Chalmers 11 sayı - 9 asist, Chris Bosh 9 sayı - 6 ribaund, Shane Battier 8 sayı - 6 ribaundla James'e destek oldular.

Çok silik bir görüntü çizen Knicks'te ise J.R. Smith 17 sayı, Carmelo Anthony 11 sayı - 10 ribaund, Baron Davis 10 sayıyla mücadele ettiler. Knicks mücadeleyi tam 24 top kaybıyla tamamlarken, ikinci çeyrekte tam 13 top kaybı yaptı. Pivot Tyson Chandler maçı 7 top kaybıyla bitirdi.

Heat ilk çeyrekte dengede giden oyunda az da olsa öne çıkmayı başarmıştı ancak asıl patlama ikinci çeyrekte geldi. Knicks ikinci çeyrekte tam 13 top kaybederken ligin top kayıplarını sayıya dönüştürme konusunda en iyi takımı olan Heat bu hatayı affetmeyerek 30 sayı üretmeyi başardı. Knicks'in hiçbir şekilde hücum temposu sağlamasına izin vermeyen Heat, ilk yarının sonunda Chandler'ın James'e yaptığı hareket sonucu sportmenlik dışı faul almasının ardından büyük bir momentum yakaladı, James'in müthiş skor performansıyla devre arasına 23 sayı farkla önde gitmeyi başardılar. Bu andan itibaren geri dönüş olmadı ve Heat farkı korumayı başararak maçı cebine koydu.

Knicks'in inanılmaz dağınık görüntüsü ve Heat'in hiçbir hamlesine karşılık verememeleri "Bu seri acaba dört maçta mı bitecek ?" sorusunu sordurdu bana. Heat, Knicks'e çok ağır gelmiş gibi göründü, altı maçta biteceğini tahmin etmiştim ancak şu gidişatla Heat hiç zorlanmadan 4-0'la geçer rakibini. Heat'te henüz LeBron James, Dwyane Wade, Mario Chalmers ve Shane Battier dışında kimse Playoff'a hazır görünmüyor ancak bu halde bile dominant olmayı başarıyorlar, diğer takımlar için asıl korkutucu olan bu.

Bireysel performanslara baktığımızda kuşkusuz en önemli eşleşme olan LeBron James-Carmelo Anthony eşleşmesinde ezici bir LBJ üstünlüğü görüyoruz. James 10/14 ile 32 sayı üretirken, Anthony 3/15 ile 11 sayı üretebildi. James'in hem hücumda hem de savunmadaki performansına şapka çıkartmak gerek. LeBron'un yanında Dwyane Wade de 8/13 ile şut atarak 19 sayı üretti ve iyi bir maç çıkarttı, daha önemlisi sağlıklı göründü. Knicks'in ikinci adamı Amar'e Stoudemire ise sahada yok gibiydi. 2/7 şut isabetiyle 9 sayı kaydedebildi ve öylesine bir oyuncu gibi göründü.

Günün ilk maçında Derrick Rose'un dizinden sakatlanmasının ardından bu maçta da bir diz sakatlığı yaşandı. Üçüncü çeyrekte Knicks'in çaylak guardı Iman Shumpert, bir crossover girişimi sırasında darbe almaksızın yere düştü ve dizini tuttu. Tıpkı Rose gibi onun da kısa sürede MR'ı çekilecek.

2012 Playoffs Doğu 1. Tur : Sixers 91-103 Bulls (0-1)


2012 NBA Playoffları'nın açılış maçında Doğu'nun 1 numarası Chicago Bulls, 8 numara Philadelphia 76'ers'ı 103-91 mağlup ederek seride 1-0 öne geçti.

İlk çeyrekte öne çektikten sonra ikinci çeyrekte oyunu tamamen kontrolü altına almayı başaran Bulls'ta Derrick Rose 23 sayı - 9 ribaund - 9 asist, Luol Deng 17 sayı - 6 ribaund, Richard Hamilton 19 sayı, Joakim Noah 10 sayı - 13 ribaund, Carlos Boozer 9 sayı - 7 ribaund, Kyle Korver 11 sayıyla oynadılar. Temsilcimiz Ömer Aşık 9 dakika süre aldığı maçı 1 sayı - 1 ribaund - 1 asist - 1 blokla tamamladı.

Rakibine direnmeyi başaramayan Sixers'ta ise Elton Brand 19 sayı - 7 ribaund, Jrue Holiday 16 sayı - 7 ribaund, Andre Iguodala 11 sayı - 6 ribaund - 5 asist, Evan Turner 12 sayı - 5 asist, Thaddeus Young 13 sayıyla mücadele ettiler.

İki takımın arasındaki kalite farkı serinin ilk maçında kendini gösterdi. Bulls potansiyelinin belki de yarısını bile ortaya koymadan Sixers'a karşı oyunu domine etmeyi başardı. Derrick Rose'un istatistikleri çok parlak olabilir (23-9-9) ancak Rose aslında oyunu zorlamadı. Takım birliktelik içerisinde olduğundan istatistikler otomatik olarak Rose'a geldi. İlk çeyrekte Richard Hamilton takımın skor yükünü sırtlarken, Luol Deng ve Joakim Noah da maçın kalanında önemli işler çıkarttılar. Carlos Boozer maça iyi başladıktan sonra mücadeleyi yalnızca sekiz şut deneyerek bitirdi, çünkü takımı daha fazlasına ihtiyaç duymadı. Bulls'ta herkes ne yaptığını bilerek oynuyor, burası kesin.

Sixers'ın Bulls'a karşı direnebildiği kadar direneceği aşikar ancak aradaki kalite farkıyla baş etmeleri imkansız görünüyor. Skoru sırtlayabilen herhangi bir oyuncuları yok. Tüm takımın iyi skor üretmesi hoş bir durum ancak Playoff'ta sıkışıldığı anda skor katkısı verebilecek liderler şart. Sixers bu seriyi kaybedecekse bunda en büyük etkenlerden birisi bu eksiklik olacak kuşkusuz.

Maçın ilginç olaylarından birisi de Evan Turner'a olan tepki oldu. Chicago doğumlu olan Evan Turner, lise kariyerinde Derrick Rose ile sert mücadelelere girmiş ancak eyalet şampiyonluğunun Rose'un lisesi Simien'a gitmesine engel olamamıştı. Seriden önce yaptığı açıklamalar (Bulls'u istediği ve Bulls'un kendilerine daha uygun bir rakip olduğu şeklinde) Bulls seyircisinin tepkisini çekmiş olacak ki Turner maç boyunca yuhlandı. Bu ona serinin geri kalanında takımın skorer ihtiyacını karşılama anlamında gaz verir mi, bunu maçlar geçtikçe göreceğiz.

Bulls için sürpriz olmayan bir galibiyetti ancak şu anda akıllarında olan şey, maçın sonlarında Derrick Rose'un geçirdiği sakatlık. Dizini tutan Rose maçı yardımla omuzlarda terk ederken tüm United Center büyük kaygı içerisindeydi. Rose'un durumu şu an için tüm Bulls camiasının en büyük kaygısı kesinlikle. Kopmuş bir maçta bitime iki dakika kala zaten sakatlıklarla uğraşan Rose'u oyunda tutan Tom Thibodeau da eğer durum ciddiyse çok suçlanacak muhtemelen.

2012 NBA Playoffları - İlk Tur Tahminlerim

DOĞU

(1) Chicago Bulls - Philadelphia 76'ers (8)

Sezon İçi Maçlar : PHI 98-82 CHI, CHI 96-91 PHI, CHI 89-80 PHI

Chicago Bulls kuşkusuz Doğu'nun en Playoff'a hazır takımı görünümünde. Philadelphia 76'ers ise sezonun ikinci yarısında yaşadığı büyük düşüşün ardından bir sürpriz kovalayacak. Sezon içindeki maçlar yakın geçmiş olsa da Bulls'un Sixers'ın sürpriz yapmasına izin vereceğini düşünmüyorum. Derrick Rose'un sağlık durumu bu seride önemli olabilir, serinin sonucu açısından değil ama sonraki turlar açısından. Eğer Bulls seriyi erken kolaylayabilirse Derrick Rose'u fazla zorlamama şansı elde ederek sonraki turlara saklama imkanı bulabilir. Playoff her zaman sürprizlere açıktır ancak bu eşleşme bunun bir örneği olmaz bence. Beş maç sonunda, 4-1'le Bulls seriyi alır diye düşünüyorum.

(2) Miami Heat - New York Knicks (7)


Sezon İçi Maçlar : MIA 99-89 NYK, MIA 102-88 NYK, MIA 93-85 NYK

Miami ile New York'un Playoff karşılaşmaları her zaman heyecanlı olmuştur. 90'ların sonu 2000'lerin başında bu iki takımı ezeli rakip haline getiren eşleşmeler hala zihinlerde canlılığını koruyor. Şimdi bu iki takımın karşılaşması bir süperstarlar düellosu olacak. Bir tarafta LeBron James ve Dwyane Wade, diğer tarafta Carmelo Anthony ve Amar'e Stoudemire. Kağıt üzerinde iki takımın şansı eşit gibi görünüyor aslında ama işin aslı öyle değil. Heat çok daha hazır, ne yaptığını bilen ve istikrarlı bir takım. Savunma güçleri Knicks'in hücumunu kilitleyebilecek düzeyde. Normal sezondaki üç maçta da Knicks'in 90 sayıyı bulamaması bunun en net işareti. Knicks sahasında iki maç kazanabilir ancak rakibini dış sahada geçemez. 4-2 Heat diyorum.

(3) Indiana Pacers - Orlando Magic (6)

Sezon İçi Maçlar : ORL 102-83 IND, IND 106-85 ORL, ORL 85-81 IND, ORL 107-94 IND

Normal sezonda Magic Pacers'a üstünlük kurmuştu ancak Dwight Howard'ın yokluğunda bunun böyle devam etmesi çok zor görünüyor. Pacers'ın çok daha fazla silahı var ve pivotsuz kalan Magic Pacers pota altına karşı zor anlar yaşayacak. Glen Davis zorunluluktan pivot çıkarken karşısına 7'2'lik Roy Hibbert çıkacak bu eşleşmede. Pek hoş durmuyor değil mi ? Kimileri Magic'in Howard'sız daha takım gibi oynadığını söylese de her şeyin bir limiti var. Pacers'ın Doğu'da rakibini süpüren tek takım olacağını ve Magic'i 4-0'la geçeceğini düşünüyorum.

(4) Boston Celtics - Atlanta Hawks (5)

Sezon İçi Maçlar : BOS 79-76 ATL, BOS 88-86 ATL, ATL 97-92 BOS

Oynanan maçlardan da anlaşılabileceği gibi inanılmaz yakın bir eşleşme. İki takımın da silahları var, iki takım da takım gibi oynuyor, iki takım da iyi savunma yapıyor. İzlemesi hoş bir seri olacak, gaza gelen ve enerji elde eden Celtics'in Hawks'ın bileğini yedi maçlık bir seri sonunda, 4-3'le bükeceğini düşünüyorum. Ev sahibi avantajı bu seride belirleyici nokta olmayacak bana kalırsa. Hawks sezonu normalde 5. sırada bitirmesine karşın ev sahibi avantajına sahip.

BATI

(1) San Antonio Spurs - Utah Jazz (8)

Sezon İçi Maçlar : SAS 104-89 UTA, SAS 106-102 UTA, SAS 114-104 UTA, UTA 91-84 SAS

Spurs geçen sezon ilk sıradan girdiği Playoff'un ilk turunda Grizzlies'e boyun eğmişti. Ancak orada Spurs, çok iyi bir sisteme sahip bir ekibe mağlup olmuştu. Jazz'in o kadar iyi ve yıldırıcı bir sistemi yok. Spurs'ün yakaladığı istikrar ve ellerinde bulundurdukları tecrübe Jazz'ı geçmelerine yetecektir diye düşünüyorum. Serinin en fazla parlayan oyuncusunun Tony Parker olması kuvvetle muhtemel. 4-2 Spurs diyorum.

(2) Oklahoma City Thunder - Dallas Mavericks (7)

Sezon İçi Maçlar : OKC 104-102 DAL, DAL 100-87 OKC, OKC 95-86 DAL, OKC 95-91 DAL

Geçen sezonun Batı Konferansı Finali'nde Dallas Mavericks Oklahoma City Thunder'ı devirirken işler çok daha farklıydı. Bu sene Thunder, Mavericks'e oranla çok çok daha kaliteli bir takım. Mavs'in pota altındaki savunma zaafı kendini bu seride gösterecek ve Thunder'ın patlayıcı gücünü Mavs durdurmayı başaramayacak. Shawn Marion, Kevin Durant'i bir derece yavaşlatacaktır bu yüzden bu serinin kahramanının Russell Westbrook olacağını düşünüyorum. 4-2 Thunder.

(3) Los Angeles Lakers - Denver Nuggets (6)

Sezon İçi Maçlar : LAL 92-89 DEN, DEN 99-90 LAL, LAL 93-89 DEN, LAL 103-97 DEN

Göründüğünden çok daha yakın bir eşleşme. Sezon içindeki maçların hepsi çok yakın skorlarla bitti. Nuggets'ın kadro derinliği, dar Lakers rotasyonuna arıza çıkartma potansiyeline sahip ancak Nuggets'ın pota altının kısa oluşu, Lakers'ın dev pota altı ikilisine çözüm bulamamalarına sebep olacaktır. Lakers ne yapar eder bir şekilde bu seriyi geçer. Bir kez daha 4-2 diyorum, Lakers tarafı lehine.

(4) Memphis Grizzlies - Los Angeles Clippers (5)

Sezon İçi Maçlar : LAC 98-91 MEM, LAL 101-85 MEM, MEM 94-85 LAC

Bu seri tamamen Chris Paul'e bağlı. Memphis Grizzlies ligin en iyi kısa savunması yapan takımı ve Clippers'ın başarı durumu tamamen Chris Paul'ün aktifliğine dayanıyor. Grizzlies CP3'yi yavaşlatırsa Blake Griffin de otomatik olarak devreden çıkacağından çantada keklik bir seriye dönüşür bu eşleşme. Ancak geçen sezon tek başına Lakers'a kafa tutmuş bir Paul'ü yavaşlatamazlarsa Clippers çok ağır bir yenilgi de yaşatabilir rakibine. Mike Conley-Tony Allen ikilisinin işlerini doğru yapacağını düşünüyorum ve 4-2 Grizzlies diyorum ancak sonucundan en emin olmadığım seri kesinlikle bu.

İstatistikler, etkileyici hareketler, medya abartmaları.. Artık her şey bir kenara bırakılacak ve kanlı mücadeleler başlayacak. Gerçek basketbolseverlerin değer verdiği mekan, Playoff'lar başlıyor. Heyecanlı maçlar diliyorum hepimize, basketbola doyalım.

NBA 2011-2012 Ödül Sıralamaları : SMOY

1. James Harden (Oklahoma City Thunder) 


16.8 Pts - 4.1 Reb - 3.7 Ast - 0.2 Blk - 1.0 Stl - %49 FG - 31:23 Min

Bu ödül üzerinde en az tartışma olan ödül, çünkü James Harden'ın diğer isimlerle arasında çok fark var. Durant ve Westbrook'tan sonra Thunder'ın üçüncü en skoreri ve aslında bir üçlü olarak kabul edilmelerini de sağlayan isim. Oyun zekası, skorerliği, şutörlüğü, pasörlüğü ve verimliliğiyle Harden gerçekten harika bir basketbolcu.

2. Thaddeus Young (Philadelphia 76'ers)


12.8 Pts - 5.2 Reb - 1.2 Ast - 0.7 Blk - 1.0 Stl - %50 FG - 27:53 Min

Bu konuşmalarda hiç adı geçmiyor ancak Playoff yapan bir takımın bana kalırsa en verimli oyuncusuydu Thaddeus Young. Benchten gelip hep olumlu işler yapmayı başardı, takımına enerji ve alternatifler getirdi.

3. Louis Williams (Philadelphia 76'ers)


14.9 Pts - 2.4 Reb - 3.5 Ast - 0.3 Blk - 0.8 Stl - %40 FG - 26:18 Min

Benchten gelip Playoff yapan bir takımın en skorer oyuncusu olursanız illa ki adınız Yılın Altıncı Adamı oylamalarında geçer. Williams pek iyi şut atmadı bu sezon ama benchten gerektiği zamanlarda gelip skor katkısını vermeyi başardı.

4. O.J. Mayo (Memphis Grizzlies)


12.6 Pts - 3.2 Reb - 2.6 Ast - 0.4 Blk - 1.1 Stl - %40 FG - 26:48 Min

O.J. Mayo sorunlu geçen birkaç yılın ardından Sixth Man rolüne alıştı ve artık geleceği Grizzlies'te gibi görünüyor. İstenen skor katkısını vermeyi başarıyor, ilk beş çıkmayacağı kesin çünkü Tony Allen'ın savunmasına ihtiyaç duyuyor Grizzlies. Playoff'ta rolü büyük olacak Mayo'nun.

5. Al Harrington (Denver Nuggets)


14.2 Pts - 6.1 Pts - 1.4 Ast - 0.2 Blk - 0.9 Stl - %44 FG - 27:30 Min

Nuggets'ın en önemli skorerlerinden birisi Al Harrington. Özellikle sezonun ilk bölümündeki Nuggets çıkışında çok önemli pay sahibiydi. Düzenli olarak skor katkısı yapmayı başarıyor bir şekilde.

6. Mike Dunleavy, Jr. (Milwaukee Bucks)


12.3 Pts - 3.7 Reb - 2.1 Ast - 0.2 Blk - 0.5 Stl - %47 FG - 26:18 Min

Bu sezonun önemli sürprizlerinden biriydi Mike Dunleavy, Jr.'ın çıkışı. Basit bir bench oyuncusu olması beklenirken takımın en önemli skor opsiyonlarından biri haline geldi, Sixth Man oldu. Bucks son anda Playoff'u kaçırmayıp işi becerseydi büyük pay sahiplerinden olacaktı.

7. Jason Terry (Dallas Mavericks)


15.1 Pts - 2.4 Reb - 3.6 Ast - 0.2 Blk - 1.2 Stl - %43 FG - 31:41 Min

Jason Terry'nin performansı geçtiğimiz senelerdeki kadar dikkat çekici değildi ancak istikrarlıydı. Bu ödül için hep adı geçecek bir isim Jason Terry, burası kesin.

8. Manu Ginobili (San Antonio Spurs)


12.9 Pts - 3.4 Reb - 4.4 Ast - 0.4 Blk - 0.7 Stl - %52 FG - 23:18 Min

Tıpkı Terry gibi o da bu ödülün geleneksel adaylarından. 34 maça çıkabildi sadece ama çıktığı bu maçlarda gösterdiği performans onu bu sıralamada tutmaya yeter de artar bile.

9. Andre Miller (Denver Nuggets)


9.7 Pts - 3.3 Reb - 6.6 Ast - 0.1 Blk - 1.0 Stl - %43 FG - 27:23 Min

Benchten gelip bu kadar iyi bir hücum takımının asist lideri olmak kolay iş değil. Tecrübeli Miller, Ty Lawson'a nefis bir destek veriyor Nuggets'ta.

10. Taj Gibson (Chicago Bulls)


7.7 Pts - 5.3 Reb - 0.7 Ast - 1.3 Blk - 0.4 Stl - %49 FG - 20:23 Min

Taj Gibson'ın Bulls'a katkısı istatistiklerin çok ötesinde. Müthiş bir enerji aşılıyor takıma, çok iyi bir savunma katkısı sağlıyor ve hücumda da iyi bir silah. Playoff'ta değeri çok daha iyi anlaşılan türden oyunculardan.

NBA 2011-2012 Ödül Sıralamaları : MIP

1. Ersan İlyasova (Milwaukee Bucks)

 
13.0 Pts - 8.8 Reb - 1.2 Ast - 0.7 Blk - 0.7 Stl - %49 FG - 27:36 Min

MIP ödülü durumundan en emin olmadığım ödül ve birçokları da aynı durumda. Ersan'ı ilk sıraya koymamın sebebi, karşılaştırıldığı diğer oyuncuların aksine dakikalarının neredeyse sabit kalmış olması. Geçen sezon 25 dakika süre alırken bu sezon ortalaması yalnızca 2 dakika yükseldi. Buna karşın sayı ortalamasını 9'dan 13'e, ribaund ortalamasını 6'dan 9'a çekti. Blok ve asist ortalamaları yükseldi, şut yüzdesini %43'ten %49'a çıkarttı ve ligin en yüzdeli üçlük atan dördüncü oyuncusu oldu (%45). Tüm bunların yanında en çok double double yapan 11. oyuncu oldu ve 29 sayı - 25 ribaundluk enfes bir performans da sundu. Ersan'ın bu ödülü almasına kimsenin itirazı olmaz sanıyorum.

2. Ryan Anderson (Orlando Magic)

 
16.1 Pts - 7.7 Reb - 0.9 Ast - 0.4 Blk - 0.8 Stl - %43 FG - 32:12 Min

Ryan Anderson, Magic'in Rashard Lewis'ten sonra bulmaya çalıştığı dış şutu olan 4 numara olmayı başardı. Bunun yanında ribauntlara verdiği katkıyla Howard'ın da işini kolaylaştırdı, Magic'in bu sezonki en iyi ikinci oyuncusu oldu. Sayı ortalamasını 10'dan 16'ya, ribaund ortalamasını 5'ten 8'e çekti. Aldığı süre 10 dakika arttığı için onu ilk sıraya koyamıyorum ancak Ryan'ın gelişimi kesinlikle yadsınamaz.

3. Nikola Pekovic (Minnesota Timberwolves)

 
13.9 Pts - 7.4 Reb - 0.7 Ast - 0.7 Blk - 0.6 Stl - %56 FG - 26:53 Min

Nikola Pekovic basit bir bench oyuncusundan kaliteli bir ilk beş oyuncusuna yükseldi. Birçok maçta Kevin Love'ın en büyük destekçisi oldu ve takımı rahatlattı. Wolves'un aradığı pivot olmayı da başardı. Sayı ortalamasını 5'ten 14'e, ribaund ortalamasını 3'ten 7'ye çıkarttı. İstatistiksel anlamda bakıldığında belki de ödülü en çok hak eden isim ancak takıma verdiği gelişim katkısı açısından Ersan ve Ryan'ın gerisinde olduğu kanaatindeyim.

4. Andrew Bynum (Los Angeles Lakers)

 
18.7 Pts - 11.8 Reb - 1.4 Ast - 1.9 Blk - 0.5 Stl - %55 FG - 35:12 Min

Andrew Bynum kendini ligin en iyi ikinci pivotu olarak ispatladı ve All-Star seviyesine yükselmeyi başardı. Birçok maçta takımını sırtladı, sakatlıktan uzak geçirdiği ilk sezonda potansiyelini gösterdi. Sayı ortalamasını 11'den 19'a, ribaund ortalamasını 9'dan 12'ye çekti. Dakikalarının 27'den 35'e çıkmasının bu olayda çok büyük etken olduğunu düşündüğümden daha yükseğe yazmıyorum kendisini.

5. Jeremy Lin (New York Knicks)

 
14.6 Pts - 3.1 Reb - 6.2 Ast - 0.3 Blk - 1.6 Stl - %44 FG - 26:53 Min

Jeremy Lin ya da "Linsanity" sakatlanmasaydı muhtemelen tüm medya organı gazı ve fan enerjisiyle MIP ödülünün mutlak favorisi olacaktı. Ancak şu an için bu sezon yalnızca 35 maça çıkmış birisinin ödüle layık olmadığını düşünüyorum. İstatistiklerini yazmaya gerek yok, neredeyse sıfırdan geldi buraya çünkü. Çok büyük bir hikaye ve çok büyük bir gelişim, bu da onu 5. sıraya koyar listemde.

6. DeMarcus Cousins (Sacramento Kings)

 
18.1 Pts - 11.0 Reb - 1.6 Ast - 1.2 Blk - 1.5 Stl - %44 FG - 30:30 Min

Cousins'in gelişimi istatistiklerinden ziyade kafasında oldu. Sophomore yılında gelişmesi zaten doğal karşılanabilecek bir durumdu ancak Cousins, Paul Westphal'in gidişinin ardından durumun farkına vardı, daha ciddi oynamaya başladı ve yeteneklerini kullanmayı sürdürdü. Bunun sonucunda adını bana kalırsa ligin en iyi beş pivotu arasına yazdırdı. Kesinlikle en iyi pivot olma potansiyeli de var, gelişmeye devam etmeli.

7. Greg Monroe (Detroit Pistons)

 
15.4 Pts - 9.7 Reb - 2.3 Ast - 0.7 Blk - 1.3 Stl - %52 FG - 31:30 Min

Monroe sophomore yılında Pistons'ta lider olmayı başardı. Birçok maçta takımı tek başına taşıdı, tek başına kazandığı maçlar dahi oldu. Sophomore yılındaki oyuncuların istatistiksel gelişimi normal karşılanan bir şey olduğu için MIP yarışında olmaları için böyle değişimler gerekiyor. Cousins kafasını geliştirdi, Monroe da hiyerarşik durumunu.

8. Avery Bradley (Boston Celtics)

 
7.6 Pts - 1.8 Reb - 1.4 Ast - 0.2 Blk - 0.7 Stl - %49 FG - 21:23 Min

Evet, istatistikleri diğerleri gibi çarpıcı değil ancak Avery Bradley sophomore yılında inanılmaz bir gelişim gösterdi. Havlu sallayıcılıktan ilk beş oyunculuğuna kadar yürüdü ki bunu yaptığı takım Boston Celtics. Birçok oyuncudan savunması yüzünden takdir topladı, LeBron James gördüğü en iyi dış savunuculardan birisi olduğunu dahi söyledi. Bradley gerçekten Celtics'e büyük bir kazanç oldu.

9. Jeff Teague (Atlanta Hawks)

 
12.6 Pts - 2.4 Reb - 4.9 Ast - 0.6 Blk - 1.6 Stl - %47 FG - 33:06 Min

Basit bir bench oyuncusundan kaliteli ilk beş oyunculuğuna. Nikola Pekovic'in gelişimine benzer bir gelişim gösterdi Jeff Teague. Hawks'a çok şey kattı ve gelişimini de sürdürecek gibi duruyor. Dakikalarının 13'ten 33'e fırlamasının bir sebebi var.

10. Roy Hibbert (Indiana Pacers)

 
12.8 Pts - 8.8 Reb - 1.7 Ast - 2.0 Blk - 0.5 Stl - %49 FG - 29:48 Min

Roy Hibbert kaliteli ilk beş oyunculuğundan All-Star'lığa yükseldi. Pacers'ı birçok maçta sırtladı ve uzun boyunun yanında oyun zekasıyla ligin en kaliteli pivotları arasına adını yazdırdı. İstatistiksel olarak geçen seneye göre pek bir gelişiminin olmaması onu bu yarışta geride tutuyor ancak burada olmayı da hak ediyor.

NBA 2011-2012 Ödül Sıralamaları : DPOY

1. Tyson Chandler (New York Knicks)


11.3 Pts - 9.9 Reb - 0.9 Ast - 1.4 Blk - 0.9 Stl - %68 FG - 33:12 Min

Chandler'dan tek istenen şey, Knicks'e savunma ve sertlik kazandırmasıydı. O şişik kontratı da bu yüzden aldı. Görevini de fazlasıyla yaptı. Knicks nihayet fazla sayı yemeyen bir takım haline geldi, bütün sene istikrarsızlıklar savunmadan değil hücumdan kaynaklandı. Knicks'in nihayet savunma yapmayı öğrenmesinde Chandler'ın payı gerçekten çok çok büyük. Ödülü almayı hak ediyor.

2. LeBron James (Miami Heat)


27.1 Pts - 7.9 Reb - 6.2 Ast - 0.8 Blk - 1.9 Stl - %53 FG - 37:30 Min

Hücumdaki becerileri ve süperstar oluşundan mıdır bilmiyorum, LeBron James'in savunma katkısı dikkat çekmiyor. Halbuki Heat'in başarısında inanılmaz bir payı var LeBron'un savunmasının. Çok güçlü olması bir tarafa akıllıca savunma yapıyor. Top çalıyor, blok yapıyor, kimseye birebirde yenilmiyor. Yılın Savunmacısı seçilirse şaşırmam, haksızlık olduğunu da düşünmem. Chandler'la aynı seviyedeler benim gözümde hatta bu ödülü kazanmak adına.

3. Serge Ibaka (Oklahoma City Thunder)


9.1 Pts - 7.5 Reb - 0.4 Ast - 3.7 Blk - 0.5 Stl - %53 FG - 27:06 Min

Kimileri Ibaka'nın savunmadaki tek olayının blok yapmak olduğunu söylese de, olay bundan çok ötede. Ibaka blokları istatistik olsun diye yapmıyor. İstese rahat rahat her maç 6-7 blok yapabilecek bir oyuncu ancak o saçma sapan yerlerde blok yapmaya çalışmıyor, iyi savunma yapmak için blok yapılmaması gerekiyorsa denemiyor. Bunun yanında feci şekilde caydırıcı bir güç olmuş durumda, blok yapmasa bile penetre edenlerin topu bloktan kaçırmak adına çok yükseğe atmasına sebep oluyor. Bunları da görmek gerek.

4. Dwight Howard (Orlando Magic)


20.6 Pts - 14.5 Reb - 1.9 Ast - 2.2 Blk - 1.5 Stl - %57 FG - 38:17 Min

Geçtiğimiz üç sezon bu ödülü kazanan Dwight Howard, istatistiklerini korusa da ödülü kazandığı sezonlar kadar caydırıcı değildi. Bu sezon savunma anlamında öne çıkan çok fazla isim vardı ve caydırıcılıkta gerilemesi sıralamada da gerilemesi anlamına geldi.

5. Tony Allen (Memphis Grizzlies)

 
9.8 Pts - 4.0 Reb - 1.4 Ast - 0.6 Blk - 1.8 Stl - %46 FG - 26:18 Min

Mike Conley ile beraber ligin en iyi kısalara baskı savunmasını kurmayı başardılar. Belki dikkat çekmiyor ancak Allen gerçekten ligin en iyi savunmacılarından bir tanesi ve Grizzlies'in başarısında payı çok çok büyük.

6. Shawn Marion (Dallas Mavericks)


10.6 Pts - 7.4 Reb - 2.1 Ast - 0.6 Blk - 1.1 Stl - %44 FG - 30:30 Min

Sadece tuttuğu oyuncuların ona karşı yaptığı istatistiklere bakmak yeterli. Dallas Mavericks'te Chandler'ın gidişinin ardından savunmada gerçek anlamda caydırıcı olan tek oyuncu olarak kaldı Marion.

7. Kevin Garnett (Boston Celtics)



15.8 Pts - 8.2 Reb - 2.9 Ast - 1.0 Blk - 0.9 Stl - %50 FG - 31:06 Min

Kevin Garnett bu sezon tekrar gazını buldu. Tuttuğu oyuncuları yavaşlatmayı becerdi, bir yaş daha yaşlanmasına rağmen geçen sezona göre çok daha iyi savunma yaptı.

8. Luol Deng (Chicago Bulls)


15.3 Pts - 6.5 Reb - 2.9 Ast - 0.7 Blk - 1.0 Stl - %41 FG

Tom Thibodeau'nun savunma sisteminde Luol Deng'in rolü çok büyük. Bulls çok iyi bir savunma takımı olmasına karşın tamamen savunmacılardan kurulu bir takım değil. Deng, hem Boozer'ın hem de backcourt oyuncularının savunma zaaflarını kapatan isim. Bu gerçekten büyük bir iş.

9. Josh Smith (Atlanta Hawks)


18.8 Pts - 9.6 Reb - 3.9 Ast - 1.7 Blk - 1.4 Stl - %45 FG

Josh Smith'in bu sezon gelişimi daha çok hücum yönünde oldu ancak J-Smoove her zaman ligin en önemli savunmacılarından olarak bilindi, bu reklamını koruyor.

10. Mike Conley (Memphis Grizzlies)


12.7 Pts - 2.5 Reb - 6.5 Ast - 0.2 Blk - 2.2 Stl - %43 FG

Tony Allen'la birlikte yaptıkları baskılı savunmayla Grizzlies'i çok ilerilere taşıdılar. Conley aynı zamanda çok uzun bir süre ligin top çalma kralıydı ancak son ayda ünvanını Chris Paul'e kaptırdı.

NBA 2011-2012 Ödül Sıralamaları : ROY

1. Kyrie Irving (Cleveland Cavaliers)

 
18.5 Pts - 3.7 Reb - 5.4 Ast - 0.4 Blk - 1.1 Stl - %47 FG - 30:30 Min

Kyrie Irving 2011 Draftı'nın risksiz seçimi olarak duruyordu. Bu özelliğini gösterdi, hem de ne göstermek. Çaylak yılında bir veteran gibi oynadı, çok soğukkanlı, ne yaptığını bilen bir görüntü içerisindeydi. Duke'ta geçirdiği tek yılda hemen liderliği üstlenmişti, aynı özelliğini Cavs'te de göstererek hemen takımın liderliğini üstlendi ve sakatlıklar gelene kadar takımı Playoff potasına dahi taşıdı. Yeniden yapılanan bir takımın sahip olmak isteyeceği türden bir oyuncu kesinlikle.

2. Ricky Rubio (Minnesota Timberwolves)

 
10.6 Pts - 4.2 Reb - 8.2 Ast - 0.2 Blk - 2.2 Stl - %35 FG - 34:12 Min

Ricky Rubio sakatlanana kadar Wolves'u Playoff yarışında tutan ekibin bir parçasıydı. O sakatlandıktan sonra değeri daha iyi anlaşıldı, çünkü Wolves tepetaklak düştü. 41. maçında bağ yırtığı sebebiyle sezonu kapattı ve çaylak yarışından da uzak kalmış oldu. Ancak Wolves'un ileriye olan bakışında daha ümitli olmasını sağlayacak mesajları vermeyi başardı bu süre içinde.

3. Kenneth Faried (Denver Nuggets)

 
10.2 Pts - 7.7 Reb - 0.8 Ast - 1.0 Blk - 0.7 Stl - %58 FG - 22:36 Min

Faried'i seçmeyen takımların pişman olacağını söylemiştim geçen yaz. Öyle de oluyor gibi. 22. sıradan Nuggets tarafından seçilen kısa boylu 4 numara, enerjisiyle, savunmasıyla, ribauntçuluğuyla takımına çok şey kattı. Sezon başında hiç şans bulamıyordu ancak kendini ispatladı ve ilk beşe yerleşmeyi başardı. 22 dakika ortalamayla 10-7 yapmak gerçekten büyük bir iş. Ligin en verimli oyuncularından biri olduğunu söylemek mümkün. Seneye daha fazla süre alacaktır, ribauntlarda çok büyük bir patlama bekleyebiliriz kendisinden.

4. Isaiah Thomas (Sacramento Kings)

 
11.5 Pts - 2.6 Reb - 4.1 Ast - 0.1 Blk - 0.8 Stl - %44 FG - 25:30 Min

Draft'ın son seçimi, 60. sıra oyuncusu Isaiah Thomas, ilk yıl sonunda Draft'ın kesinlikle en büyük steal'ı olarak görünüyor. Çok kısa (5-9) olduğu için belki dikkat çekmedi ancak küçük dev adam Kings'in oyun kurucu problemine çare olmayı başardı. Herkes Jimmer Fredette'in ilaç olmasını beklerken Isaiah Thomas çıkageldi. Sezonun başında oynamıyordu ancak ilk beşe yerleştikten sonra 15.0 sayı - 5.2 asist ortalamaları tutturmayı başardı.

5. Klay Thompson (Golden State Warriors)

 
12.5 Pts - 2.4 Reb - 2.0 Ast - 0.3 Blk - 0.7 Stl - %44 FG - 24:23 Min

2011 Draftı'nın en iyi dış şutörü (Fredette ile birlikte) Klay Thompson, Warriors'un Monta Ellis'i gönderirken güvendiği isim oldu. Ellis gittikten sonra gerçekten çok verimli oldu ve güveni boşa çıkartmadı. Nisan ayında 18.7 sayı ortalaması tutturmayı başardı ve 66 maçlık sezonda tek bir maç bile kaçırmazken ilk sezonunu tam 111 üçlük isabetiyle tamamladı.

6. Iman Shumpert (New York Knicks)

 
9.5 Pts - 3.2 Reb - 2.8 Ast - 0.1 Blk - 1.7 Stl - %40 FG - 28:53 Min

Knicks'i Shumpert'ı seçtikleri için yazın yerden yere vurmuştum. Tam ihtiyaçları olan oyuncu olan Kenneth Faried tabloda dururken Shumpert'ı seçmelerini anlayamamıştım, hala da anlamıyorum. Ancak Shumpert hiç fena iş çıkartmadı. Tam Knicks tarzı bir oyuncu olduğunu unutmuşum herhalde. Çünkü Knicks fanları korkusuzca şut sallayan oyuncuları severler. Ben hala Shumpert'ın hücumda ne yaptığını bilmeyen bir oyuncu olduğunu düşünsem de, işin savunma yönünde gerçekten etkileyiciydi, hakkını teslim etmem gerek.

7. Kawhi Leonard (San Antonio Spurs)

 
7.9 Pts - 5.1 Reb - 1.1 Ast - 0.4 Blk - 1.3 Stl - %49 FG - 24:00 Min

Spurs, Leonard için George Hill'i gözden çıkarttığında kimileri buna anlam verememişti. Ancak Leonard, Bruce Bowen tarzı savunma yeteneklerine sahip olduğundan ben bunu mantıklı bulmuştum. Uzun kolları, büyük elleri, savunması, oyun zekası ve enerjisiyle Leonard herkesin takımında isteyeceği tarzda bir oyuncu ve Gregg Popovich'le çalışıyor olması onun için de büyük bir şans. Çok sağlam bir çaylak sezonu geçirdi ve gelecekte daha da iyiye gidecek çünkü yetenekleri Bowen'la kıyaslanmayacak kadar fazla.

8. Brandon Knight (Detroit Pistons)

 
12.8 Pts - 3.2 Reb - 3.8 Ast - 0.2 Blk - 0.7 Stl - %41 FG - 32:17 Min

Brandon Knight'ın performansı, Pistons ne yaptığını bilmeyen bir takım olduğu için gölgelendi. Ancak Knight'ın skorerlik yetenekleri benim gözümden kaçmadı. Kentucky'de iyi bir freshman yılı geçirdikten sonra NBA'e adım atmış, Draft'ta beklenenin çok altında seçilmişti. Hala oyun kuruculuk anlamında sıkıntıları var ancak dediğim gibi, Pistons'ın ne yaptığı belli olmadığından orada yüksek asist ortalaması tutturmak da zor iş.

9. Marshon Brooks (New Jersey Nets)

 
12.6 Pts - 3.6 Reb - 2.3 Ast - 0.3 Blk - 0.9 Stl - %42 FG - 29:23 Min

Marshon Brooks'un mükemmel isolation yetenekleri çaylak yılında onun hakkında en öne çıkan şey oldu. Gelecek vaadeden bir skorer, ancak yaşı çok da genç olmadığından (23) gelişimini hemen gerçekleştirmesi gerekiyor. Çaylak yılı bu gelişim yolunda iyi bir başlangıç oldu.

10. Chandler Parsons (Houston Rockets)


9.5 Pts - 4.8 Reb - 2.1 Ast - 0.5 Blk - 1.2 Stl - %45 FG - 28:36 Min

Parsons'ı Florida'da öne çıkartan şey oyun zekasıydı. Oyun zekasını NBA'e de taşımayı becerdi ve 38. sıradan seçilen bir oyuncu için çok büyük işler yaptı. Thomas'la beraber Draft'ın şu ana kadar en büyük steal'ı olduğunu söylemek mümkün. Gerektiğinde skor üretiyor, ribaund alıyor, iyi bir pasör ve iyi bir savunmacı. Kesinlikle sağlam bir role player olacak kariyeri ilerledikçe.

NBA 2011-2012 Ödül Sıralamaları : MVP

1. LeBron James (Miami Heat)


27.1 Pts - 7.9 Reb - 6.2 Ast - 0.8 Blk - 1.9 Stl - %53 FG - 37:30 Min

Yarışa bireysellik gözünden bakacak olursanız, LeBron James'in aslında bu sezon hiçbir zaman rakibi olmadı. Standartları zaten çok yüksekte olan bir oyuncuyken belki de kariyerinin en iyi sezonunu geçirdi. Liderlikten hiç kaçmadı, bütün sene takımı sırtladı. Eski etliye sütlüye karışmayan, mücadeleden korkan LeBron yoktu ortalıkta, yerdeki toplara atlayan, kendini paralayan bir LeBron vardı. Kuşkusuz insanlar artık onun normal sezon performansını önemsemiyor, tek düşündükleri Playoff'ta neler yapacağı. Ancak LBJ'in inanılmaz bir normal sezon geçirdiğini kimse reddedemez. Bir süre Kevin Durant'i onun önüne koymuştum MVP Yarışı'nda ama bunun tek sebebi takımlarının durumuydu. Thunder Batı'yı 1. bitirseydi muhtemelen Kevin Durant'i ilk sıraya koyardım ancak iki takım da 2. olduğu için artık takım bariyeri ortadan kalkmış durumda. LeBron %90 MVP seçilecek ve kariyerinde üçüncü kez bu ödülü kazanacak. Benim de MVP'm kesinlikle odur.

2. Kevin Durant (Oklahoma City Thunder)

 
28.0 Pts - 8.0 Reb - 3.5 Ast - 1.2 Blk - 1.3 Stl - %49 FG - 38:36 Min

Kevin Durant gerçek bir süperstar olmayı geçen sezon başardı, bu sezon da kariyerinde ilk kez MVP olmaya bu kadar yaklaştı. Belki Spurs'e geçilmeseler MVP olmayı da başaracaktı. (henüz resmileşmese de artık James'i MVP kabul ediyorum) Durant üçüncü kez üstüste NBA'de sayı kralı olmayı başardı. Yarışta genellikle Kobe Bryant'ın arkasında ikinciydi ancak Kobe'nin sakatlığında skor performansını yükselterek ilk sırayı ele geçirmeyi başardı. Bu sezon takım liderliğini tıpkı geçen sezon olduğu gibi Russell Westbrook'la paylaştı hatta yer yer bu işi tamamen Westbrook'a bıraktı. Asıl meselesi onun da Playoff'ta olacak çünkü Playoff'ta geçen sezon Thunder'ın çok sık olarak kilitlendiğini gördük.

3. Kobe Bryant (Los Angeles Lakers)

 
27.9 Pts - 5.4 Reb - 4.6 Ast - 0.3 Blk - 1.2 Stl - %43 FG - 38:30 Min

Aslında Kobe'nin bu sezonki performansına nasıl yaklaşmam gerektiğini bilemiyorum. Bryant 33 yaşına geldi ve 33 yaşında belki de kariyerinde üstünde en fazla yük olan sezonu geçirdi. Şut yüzdesi düştü, kariyerinin en kötü birkaç maçını çıkarttı. Ancak her şeye rağmen iyi bir liderlik gösterdi ve Lakers tüm zorluklara rağmen Batı'da 3. sıraya tutunurken yaptıkları yadsınamaz oldu. Tamamen tek başına kaldığı 05-06 sezonu ve 02-03 sezonundan sonra en fazla şut denemesi ortalaması tutturduğu sezon olduğunu eklemek gerek. Playoff'ta yapacaklarını merakla bekliyorum herkes gibi çünkü bir yüzük daha almak için çok hırslı olduğunu hepimiz biliyoruz.

4. Chris Paul (Los Angeles Clippers)

 
19.8 Pts - 3.5 Reb - 9.1 Ast - 0.1 Blk - 2.5 Stl - %47 FG - 36:17 Min

Fark yaratan oyuncu olmak böyle bir şey. Geçen sezon tek başına Lakers'a kafa tutan CP3, Clippers'a giderek ligin en kötü takımlarından olan (Griffin'in geçen sezonki performansı kimseyi kandırmasın, Clippers berbattı) bir ekibi Playoff'a soktu, çok iddialı bir takım haline getirdi. Mükemmel bir liderlik örneği sergiledi. Skor gerektiğinde skorer oldu, Griffin besleneceğinde besledi. Bu sezonki performansı bana kalırsa "Ligin en iyi PG'si kim ?" sorusuna yanıt olmuştur. Derrick Rose belki geçen sezon MVP oldu ve CP3 hiç olamadı ancak bu ligin en iyi PG'si kesinlikle Chris Paul'dür.

5. Tony Parker (San Antonio Spurs)

 
18.2 Pts - 2.9 Reb - 7.7 Ast - 0.1 Blk - 1.0 Stl - %48 FG - 32:06 Min

Spurs'ün ana iskeleti iyice yaşlandı. Tim Duncan-Manu Ginobili-Tony Parker üçlüsünden kariyerinin zirve döneminde olan tek oyuncu olarak kalan Tony Parker, Spurs'ün aradığı enerjiyi vermeyi başardı ve harika bir liderlik yaptı. Spurs'te liderliği geçtiğimiz yıllarda önce Tim Duncan, sonra Manu Ginobili üstlenmişti. Artık takımın liderinin Tony Parker olduğunu söylemek yanlış olmaz. Spurs'ün başarısında onun bu sezonki üstün performansının çok çok büyük etkisi var.

6. Russell Westbrook (Oklahoma City Thunder)


23.6 Pts - 4.6 Reb - 5.5 Ast - 0.3 Blk - 1.7 Stl - %45 FG - 35:17 Min

Asist ortalaması düşük diye eleştiriliyor, Durant'i engelliyor deniyor, Thunder'ın her mağlubiyeti ona bağlanıyor ancak Russell Westbrook takımının ihtiyacı olan şeyleri sağlamaya devam ediyor. O olmasaydı Thunder bu kadar yükseklerde olamazdı kesinlikle. Patlayıcılığı bu ligde guardlar içinde ancak Derrick Rose ile kıyaslanabilir. Kesinlikle harika bir sezon geçirdi ve geçen sezonki yükselişinin üstüne koymayı da başardı.

7. Rajon Rondo (Boston Celtics)

 
11.9 Pts - 4.8 Reb - 11.7 Ast - 0.1 Blk - 1.8 Stl - %44 FG - 36:53 Min

Rajon Rondo kariyerinin en yüksek asist ortalamasını tutturdu tutturmasına da asıl onu parlatan şey bu değildi. Rajon Rondo gerçek bir lider gibi oynadı bu sezon. Yaşlanan Celtics'in pili bitti denirken takımın tekrar havaya girip Doğu'da 4.'lüğü elde etmesinde ve Playoff'a umutlu girmesinde başrolde onun liderliği var. Tüm oyuncuları havaya sokmayı başardı. Sahada tam bir general ve kesinlikle bu ligin en iyi pasörü. Zaman zaman hak ettiği değeri görmediğini de düşünmüyor değilim, Playoff'ta yaptıkları da ortada keza.

8. Dwyane Wade (Miami Heat)


22.1 Pts - 4.8 Reb - 4.6 Ast - 1.3 Blk - 1.7 Stl - %49 FG - 33:12 Min

Dwyane Wade sezona pek de hoş girmedi ama ilerleyen aylarda kendini buldu ve tekrar süperstar moduna döndü. Belki fark etmiyoruz ancak D-Wade yaşlanıyor. 30 yaşına girdi ve artık eski patlayıcılığından uzaklaşmaya başladı. Ancak hala harika bir skorer, harika bir savunmacı ve çok zeki bir basketbolcu. Sakatlık problemleriyle uğraşıyor, onun sağlıklı olması Heat'in başarısında kritik rol oynayacak.

9. Dwight Howard (Orlando Magic)

 
20.6 Pts - 14.5 Reb - 1.9 Ast - 2.2 Blk - 1.5 Stl - %57 FG - 38:17 Min

2011-2012'nin en çok konuşulan oyuncusu, Dwight Howard, tüm takas dedikodularının, Stan van Gundy'nin kovulmasını istediği iddialarının ardından kariyerinde ilk kez sakatlık problemiyle karşılaştı. Sakatlık yüzünden kariyerinde yalnızca iki maç kaçırmış olan Dwight, bel fıtığı yüzünden sezonun son bölümünü kaçırdı ve Playoff'u da kaçıracak. Magic onsuz iddiasız hale gelecek kuşkusuz ancak DH12'nin performansını kimse atlayamaz. MVP Yarışı'nda olmayı hak ediyor her şeye rağmen.

10. Andrew Bynum (Los Angeles Lakers)



18.7 Pts - 11.8 Reb - 1.4 Ast - 1.9 Blk - 0.5 Stl - %55 FG - 35:12 Min

Nihayet sağlıklı bir sezon geçiren Andrew Bynum, gerçek bir gelişme kaydetti. Ligin en iyi ikinci pivotu olarak kendini ispatladı ve Lakers'ın başarısında en az Kobe kadar rol oynadı. Çocukça hareketleri hala insanların gözüne batıyor ama Bynum basketbolseverleri etkilemeyi başardı.