1 Nisan 2012 Pazar

Kobe'nin Zor Günleri


Los Angeles Lakers sezona kötü bir giriş yaptıktan sonra, All-Star arasının ardından Ramon Sessions hamlesiyle birlikte tekrar şampiyonlukta iddialı bir hale gelmeyi başardı. Takım kendine daha inançlı, daha rahat ve daha düzenli oynuyor, bu da Lakers taraftarlarına umut aşılamaya yetiyor.

Ancak bu her şeyin güllük gülistanlık gittiği anlamına gelmiyor.

Sezon başında Lakers hakkında yazarken, bu sezonki başarılarında en büyük pay sahibinin Andrew Bynum olabileceğini belirtmiştim. Çünkü Bynum'ın sağlıklı kalması durumunda önemli bir gelişim göstermesi çok yakın bir ihtimaldi. Ki Bynum kariyerinin açık ara en iyi sezonunu geçirirken birçok maçta takımını taşıyan oyuncu olmayı da başardı. Takımın asıl lideri ve MVP yarışındaki temsilcisi Kobe Bryant ise Bynum'ın bu kadar parladığı dönemde zor günler geçiriyor.

Mike Brown'ın takıma gelişinin ardından Kobe'nin üzerindeki yük katlanmıştı. Keza Phil Jackson'ın üçgen hücumu, takımın süperstarı olan Kobe'yi rahatlatıyor, kendini çok fazla zorlamadan, kritik anlarda sahneye çıkarak işleri bitirmesini sağlıyordu. Ancak üçgen hücumun gidişi ve Mike Brown'ın "Ben topu süperstarıma veririm, gerisine karışmam arkadaş." felsefesi yüzünden sakatlıkların yıprattığı, yaşlanmış Kobe Bryant hayatında sadece 2005-2006 döneminde üstüne yüklenmiş olan sorumluluğu geri almış oldu. Her zaman üstündeki sorumlulukları tutmayı başaran Kobe için bu kez işler kolay gitmiyor.

Sezona çok iyi girerek "Yine çok büyük işler yapacak." dedirttikten sonra özellikle All-Star arasından sonra, yani Mart ayında Kobe'nin şut yüzdesi felaket hal aldı. %50'nin üstünde şut attığı maç sayısı bir elin parmaklarını geçmez oldu. Ligin diğer süperstarlarının şut yüzdeleri %50'nin üstündeyken, onun şut yüzdesi %42'ye kadar indi. Bu ay, kariyerinin en kötü ayı dahi olabilir keza kariyerinin en kötü iki maçını içermekte.

Maç maç şut yüzdelerine bakmak uzun sürebilir, ancak birkaç örnek vermek gerek. Kobe'nin Mart ayında %50'nin üstünde şut isabetiyle oynadığı tek maç 11/18 ile oynadığı Dallas maçı oldu. Utah'a karşı 3/20, önceki akşam Hornets'a karşı 3/21 şut isabetleriyle kariyerinin en kötü iki maçını çıkartırken, bu maçlar uç örnekler de olmadılar. Keza bunlardan başka 5/17'lik, 8/26'lık, 9/24'lük, 7'25'lik maçlar da bulunuyor.

Mike Brown, süperstarının yükü kaldıramamaya başladığının farkında ve oyuncusunu dinlendirmek istiyor. Ancak Lakers'ın hala playoff pozisyonunu sağlamlaştıramamış olması, onu bunu yapmaktan alıkoyuyor. Lakers an itibariyle 32-20 G-M oranıyla Batı'nın üçüncüsü ancak Clippers, Mavericks ve Grizzlies'in nefeslerini sırtlarında hissediyorlar. Bir ufak bocalama kendilerini beşinci, hatta altıncı sırada bulmalarına neden olabilir.

Yine de Brown, "Durumumuz net değil." diyerek işin içinden sıyrılabilecek durumda değil. Keza rotasyon konusunda çok kötü işler yapıyor. Benchten sürpriz katkı veren çaylak Andrew Goudelock'ı kullanmaktan tamamen vazgeçti, yetenekli oyun kurucu Darius Morris'i aktif kadroya dahi almıyor, kendilerini göstermeye meraklı Devin Ebanks, Chrstian Eyenga ve Jordan Hill'e süre dahi vermiyor. Hornets karşısında sakatlık problemi olmamasına rağmen yalnızca sekiz oyuncuyla oynamaları kabul edilemez bir durum.

Lakerslılar Mike Brown'a sallamaktan helak oldular ve Brown kesinlikle bu eleştirileri hak ediyor. Kobe'nin kariyerinin en kötü günlerini geçirmesinde başrolde Mike Brown'ın olduğunu kimse reddedemez sanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder