15 Nisan 2012 Pazar

Hak Ettiği Değeri Görmeyen Gençler

NBA'de hak ettiği süreleri alamayan ve gelişimine balta vurulan birçok genç yetenek bulunuyor. Bu yeteneklerden en öne çıkan onunu listelemenin insanların bu oyuncuları hatırlaması açısından faydalı olacağını düşünüyorum.

1. ANTHONY RANDOLPH


LSU'da freshman sezonunun ardından 2008'de drafta giren ve 14. sıradan Golden State Warriors tarafınca seçilen Anthony Randolph kolejdeyken süperstar potansiyelli bir oyuncu olarak gösterilmekteydi. Mükemmel atletizmiyle herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Ancak henüz 22 yaşında olan Randolph'un kariyeri NBA tarihinin en acıklı "harcanma" hikayelerinden birisi olmaya doğru ilerliyor. Çaylak sezonunda yalnızca 17 dakika ortalamada 7.9 sayı - 5.8 ribaund, ikinci sezonunda yalnızca 22 dakika ortalamada 11.6 sayı - 6.5 ribaund ortalamaları tutturmayı başardı. Üçüncü yılı ise onun için kelimenin tam anlamıyla şanssızdı. David Lee'yi Warriors'a yollayan takasta New York Knicks'e geçmiş olması kariyerine dev bir darbe oldu. Uzun sıkıntısı çeken Knicks'te Mike D'Antoni (nedense) ona hiç şans tanımadı, 17 maçta oynayıp 7 dakika süre verdi. Sezonun ilerleyen kısmında Randolph Wolves'a geçti, 20 dakikada 11.7 sayı - 5.2 ribaund ortalamalarıyla yine çok verimli oldu. 2011-2012 sezonunda da Kevin Love'ın arkasındaydı, Anthony Tolliver'ın bile arkasına düştü. Ortalamaları çok kötü durumdaydı, şu son günlerde Love'ın sakatlığıyla şans bulup yine verimliliğini konuşturdu. O kadar maç oynamadıktan sonra fazla süre alınan iki maçta 28 sayı - 6 ribaund ve 16 sayı - 9 ribaund üretmek (ki bu performanslar Nuggets ve Clippers'a karşıydı) her babayiğidin harcı değildir. Bu kadar verimli, potansiyelli bir oyuncunun bu kadar az değer görmesi gerçekten anlaşılamaz bir durum.

2. BRANDAN WRIGHT


North Carolina ürünü Brandan Wright bu lige girerken "Yeni bir Kevin Garnett mi geliyor ?" sorularını beraberinde getirmişti. Ne yazık ki kariyeri hiç de bu yönde ilerlemedi. 2007'de 8. sıradan seçildikten sonra Warriors'ta çaylak yılında 9, ikinci yılında 17 dakika ortalamayla oynayabildi. Üçüncü yılı olması gereken yılı sakatlığı sebebiyle pas geçti, 2010-2011'de döndüğü sahada Warriors'ta yine 9 dakika ortalama alabilirken sezonun ilerleyen kısmında gittiği Nets'te de şans bulamadı. 2011-2012 sezonunda Dallas Mavericks forması giyerken de işler aynı gibi görünüyordu ta ki 24 Mart'taki Rockets maçına kadar. Bu maçta kendini bu kadar büyük bir potansiyel kılan savunma gücünü, atletizmini ve size'ını konuşturdu, 14 sayı - 6 ribaund - 7 blokla oynadı. Bu maçtan sonra Mavericks'in rotasyonuna girmeyi başardı ve kariyerinde ilk kez sağlam dakikalarda şans buluyor. Verimliliğinin tavanlarda olduğunu belirtmek gerek. 16 dakikada 7.1 sayı - 3.5 ribaund - 1.6 blok ortalamaları tuttururken %62 ile şut atıyor. Hala hak ettiği değeri medyada ve taraftarlarca görmeyen bir isim ancak kariyerinin çıkışa geçebileceği yönünde sinyaller alıyoruz.

3. TERRENCE WILLIAMS

 

2009 NBA Draftı'nda 11. sıradan New Jersey Nets tarafından seçilen Terrence Williams, yeteneklerini disiplin sorunlarıyla gölgeleyen oyuncular kervanına katılmış gibi görünüyor. Çaylak sezonunun büyük bölümünde şans bulamadıktan sonra sezonun sonuna doğru üstüste triple double'a yakın performanslarıyla dikkat çekmeyi başardı ve sezonu 8.4 sayı - 4.5 ribaund - 2.9 asist ortalamalarıyla bitirdi. İkinci sezonunda disiplinsizliği su üstüne çıktı ve Nets ceza olarak onu D-League'e gönderdi. D-League'i domine ettikten sonra döndüğü NBA'de doğru düzgün oynama şansı bulamadı, Nets'te 10 maça çıktıktan sonra Rockets'a postalandı ve burada da yalnızca 11 maçta oynayabildi. Nets'te ortalamaları 6.7 sayı - 3.6 ribaund - 3.1 asist, Rockets'ta ise 3.6 sayı idi. 2011-2012 sezonunda wingplayer sıkıntısı içinde olan Rockets'ta şans bulması herkes tarafından beklenirken tıpkı Jonny Flynn gibi Terrence Williams da bir türlü oynama şansı bulamadı. 12 maçta 15 dakika ortalama süre alabilirken 4.5 sayı ortalama tutturabildi. Rockets tarafından serbest bırakıldıktan sonra Sacramento Kings onu havada kaptı, ilk maçlarda az şans verdikten sonra rotasyonun önemli bir parçası haline getirdi ve Terrence Williams son günlerde harika performanslar göstermeye başladı. Disiplin problemleri malum ancak disiplin problemlerinin üstün yeteneklerini örttüğü de kesin. Birçok kişi Williams'ı disiplinsiz olarak etiketleyip yeteneklerinden faydalanmaktan uzaklaştı ve Louisville çıkışlı 24 yaşındaki oyuncunun NBA kariyeri hiç de iyi doğrultuda ilerlememekte.

4. JONNY FLYNN

 
Syracuse'ta geçirdiği başarılı kolej kariyerinin ardından 2009 NBA Draftı'nda 6. sıradan Minnesota Timberwolves tarafından seçilen Jonny Flynn, nasıl olduğu anlaşılmaz bir düşüş yaşadı, hem de çok kısa bir süre içerisinde. Çaylak sezonunda 13.5 sayı - 4.4 asist ortalamalarıyla oynarken gayet iyi göstergeler de sunmuştu basketbolseverlere. 2010-2011 sezonun başında geçirdiği bir sakatlık sonrasında kendini bulması için D-League'e yollandı ve bu noktadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Olay gerçekte sakatlıktan farklı bir şey miydi bilinmez ancak önemli bir genç yıldız adayı olarak görünen Flynn ligdeki ikinci yılında bir anda benche mahkum bir oyuncu halini aldı. Çaylak yılına göre 10 dakika daha az ortalamalayla oynadığı ikinci yılını 5.3 sayı - 3.4 asist ortalamalarıyla tamamladı. İçerisinde bulunduğumuz 2011-2012 sezonu ise daha büyük bir facia oldu. Brad Miller gibi kariyerinin sonuna gelmiş, bitmiş bir oyuncu karşılığında Houston Rockets'a takas edildi, birçok genç oyuncusu bulunan Rockets'ta dahi şans bulmayı başaramadı. Sık sık oyuna dahi alınmadı, yalnızca 11 maçta 12 dakika ortalamayla oynarken 3.4 sayı - 2.6 asist ortalamaları tutturdu. Takasın son gününde Portland Trail Blazers'ın yolunu tutarken, bu takımda da fazla şans bulamayarak bir draft bust olmanın eşiğine geldi. 1989 doğumlu ve yalnızca 23 yaşında olduğunu hatırlatmak gerek. Flynn hala çok büyük potansiyele sahip ve yeteneklerini de koruyan bir basketbolcu. Neden geçirdiği bir sakatlık yüzünden tüm değerinin kaybolduğunu ve böyle benche mahkum edildiğini doğrusu anlayamıyorum. Böyle takımdan takıma yollanmayı hak edecek bir oyuncu değil, onu kullanmayı beceren koç da çok büyük iş yapacaktır, buna eminim.

5. JERRYD BAYLESS


2008 NBA Draftı'nda 11. sıradan Indiana Pacers tarafından seçilip Portland Trail Blazers'a yollanan Jerryd Bayless, lige 19 yaşında giriş yaptı. İlk sezonunda Blazers'ta 12 dakika, ikinci sezonunda ise 17 dakika ortalamayla oynayabildi. Üçüncü sezonunda Hornets'ta postalanırken burada kısa bir süre kalıp 13 dakika ortalamayla oynadı, sonradan gittiği Raptors'ta ilk kez 20 dakika ortalamanın üstüne çıkıp 10.0 sayı - 4.0 asist ortalamaları gördü. 2011-2012 sezonunda ise sakatlıklarla uğraşsa da yine 20 dakikanın üstünde ortalamayla süre alıp 11.4 sayı - 3.8 asist ortalamaları tutturdu. Bayless'in hak ettiği değeri görmediğini düşünmemin sebebi ilk beş çıkartıldığında ve sorumluluk verildiğinde çok başarılı işler çıkartıyor olması. Bayless'in ne kadar büyük bir potansiyel olduğunu onu kolejde takip edenler çok iyi bilirler, 11. sıradan seçilmesi şaşırtmıştı birçoklarını hatta. Bazı oyuncular ilk beşe konulduklarında verimli olurlar, benchte sönüktürler. Bunu en çok Ramon Sessions'ta görürsünüz NBA'de. Bayless oynadığı takımın gerçek oyun kurucusu olursa çok başarılı işler çıkartabilecek bir isim ancak henüz ona bu kadar güvenen bir koç çıkmadı.

6. JORDAN HILL


Jordan Hill de ne yazık ki kariyeri draft bust olmaya doğru ilerleyen isimlerden. 2009 NBA Draftı'nda onu 8. sıradan seçen New York Knicks, hala bu seçimden dolayı büyük bir pişmanlık yaşıyor. Draft'ta aslında Stephen Curry'i almayı hedefleyen Knicks, 7. sıradan seçim yapan Warriors'un son an sürpriziyle Curry'i seçemez hale geldi ve o panikle Hill'i seçti. Ancak Hill'in draft gününden birkaç gün önce ilk beşte seçilmesi beklenen bir oyuncu olduğunu belirtmek gerek. Kolejde atletizmi ve gücüyle çok dikkat çekmiş, önemli bir PF potansiyeli olduğu konuşulmuştu. Çaylak sezonunda Knicks ona vere vere 10 dakika ortalama süre verdi. Önce onu harcayan Mike D'Antoni, sonra da Anthony Randolph'ı harcama yoluna girmişti. Sezonun ilerleyen kısmında Houston Rockets'a yollandı, 16 dakikada 6.4 sayı - 5.0 ribaund ortalamalarıyla hiç fena iş çıkartmadı. İkinci yılında dakikaları artacağına azaldı, 15 dakika ortalama süre alabildi. 2011-2012 sezonunda ise başlarda iyi şans buldu, iyi performanslar da gösterdi. Ancak ilerleyen bölümlerde Rockets onu da benche mahkum etti. Jonny Flynn, Terrence Williams ve Hasheem Thabeet'e şans tanımayan Kevin McHale, ona da şans tanımadı ve draftın son gününde Lakers'a takas edildi. Lakers'ta uzun yedeği problemi olduğu için şans bulması olası, şimdilerde sakatlık sebebiyle oynayamasa da. Potansiyelinin yüksek olduğunun farkına varır ve üstüne düşerse Lakers, çok büyük kar elde edecektir.

7. XAVIER HENRY


Kansas'tan freshman yılından sonra çıkıp 2010 NBA Draftı'nda 12. sıradan Memphis Grizzlies tarafından seçilen Xavier Henry'nin durumu da ilginç. Üstün skorerlik becerileriyle dikkat çekerek Grizzlies'e çok şey katabileceği düşünülmüştü ancak Grizzlies kendisine böyle bir etki yapabileceği derecede şans vermedi. Çaylak yılında yalnızca 13 dakika ortalamayla süre alabildi, ikinci yılında ise New Orleans Hornets'a postalandı. Chris Paul'ün ayrılışının ardından yeniden yapılanan ve bu sezonu gelişim sezonu olarak gören Hornets'ta şans bulmasını bekliyordum, çünkü Hornets'ın onu kazanmak isteyeceğini düşünmüştüm. Ancak yine değişen bir şey olmadı, Henry 16 dakika ortalamayla oynayabiliyor ve yeteneklerini sergileme fırsatı bulamıyor. Takımın as SG'si Eric Gordon sezonun büyük bölümünü kaçırmasına rağmen Henry yine şans bulamadı. Şutörlüğüyle, gücüyle ve yüksek potansiyeliyle NBA'de gelecek yıllarda önemli yerlere gelebilecek bir oyuncu, 1991 doğumlu olması bir şans, hala kaybedilmiş bir şey yok. Sadece anlayışlar değişmeli.

8. LUKE BABBITT


2010 NBA Draftı'nda 16. sıradan Minnesota Timberwolves tarafından seçilip Portland Trail Blazers'a gönderilen Luke Babbitt, yavaş yavaş tanınmaya başladı. Çaylak sezonunda 24 maçta 5 dakika ortalamayla oynayabilirken sezonun büyük kısmını D-League'de geçirmek durumunda kaldı. D-League'de kendini göstermiş olsa da üzerine "D-League Oyuncusu" etiketi yapıştığı için bunu atması kolay olmadı. İkinci yılında Blazers yeniden yapılanmaya karar verdikten sonra rotasyona ufaktan girmeye başladı ve çok çarpıcı işler yaptı. Babbitt Nevada'da harika bir şutör forvet olarak ön plana çıkmıştı. Blazers'ta bu sezon %49 ile üçlük kullanıyor, sezon boyunca bulduğu 47 basketin 31'i üçlük. 9 dakika ortalamayla oynasa da bu kısıtlı sergiledikleri çok çarpıcı. 6-9 gibi bir SF için önemli bir boya sahip olduğunu da düşünürsek harika bir görev adamı olabilecek kapasitede olduğunu görmek zor değil. Daha fazla şans bulmayı hak ediyor.

9. HASHEEM THABEET


2009 NBA Draftı'nda 2. sıradan Memphis Grizzlies tarafından seçilen Hasheem Thabeet'in çok büyük bir draft bust olma yolunda olduğunu söylemek mümkün. 7'3'''lük bopyuyla Connecticut'ta NCAA'i domine etmişti ancak NBA'de çok da bir iş yapamayacağı o günden belliydi. Keza kalas tabir edilen, ayaklarını oynatamayan, yavaş oyuncu görünümündeydi. Ancak Thabeet'in kariyerinin bu kadar kötü olması da çok anlaşılabilecek bir durum değil. Bu ligde sırf uzun boylu oldukları için ne kötü oyuncular, ne kalaslar rotasyonlarda görev aldılar. Sırf perde yapması için NBA'de yıllarca tutunan bir Michael Doleac'i hatırlıyorum misal. Thabeet kesinlikle yanlış bir seçim olmakla birlikte, daha fazla şansı hak eden bir oyuncuydu. Çaylak sezonunda 13 dakika oynayabildi. İkinci sezonunda Grizzlies'te 8 dakika ortalamayla oynadıktan sonra Rockets'a postalandı, orada sadece 2 maça çıkabildi. 2011-2012 sezonunda Rockets'ta sadece 5 maçta oynadı ve toplam 20 dakika oynayabildi. Jonny Flynn'le beraber Blazers'a yollandı, uzun sıkıntısı çeken Blazers'ta dahi şans bulamıyor. Joel Przybilla ilk beş çıkıp bol bol süre alırken, Kurt Thomas iyi süreler alırken bu ikiliden çok daha uzun olan Hasheem Thabeet'in 4 dakika ortalamayla oynamasına anlam veremiyorum doğrusu. Thabeet faul problemine girebilir, hücumda hiçbir şey yapmayabilir, ayaklarını oynatamayabilir ancak şu anda ligdeki en uzun boylu oyuncu olduğunu unutmamak gerekiyor. Kesinlikle blok kabiliyeti de olan bir oyuncu. Kesinlikle kendisini harcadığını, oyundan zevk almadığını ve çok büyük bir bust olduğunu reddedecek değilim ama çok daha iyi faydalanılabilecek bir oyuncu olduğunu belirtmek istiyorum.

10. HASSAN WHITESIDE


2010 NBA Draftı'nda 33. sıradan seçilen Hassan Whiteside, draft sınıfının en önemli potansiyellerinden biri olarak gösterilmekle birlikte yetenekleri çok çiğ bir basketbolcu olduğundan ve gelişimi çok vakit alacağından ikinci tura kadar düşmüştü. Aynı draftta DeMarcus Cousins'i de alan Sacramento Kings, ilk sezonunda Whiteside'ı sadece bir maçta iki dakika oynattı. İkinci sezonunda da işler pek farklı gelişmiyordu. Ancak Paul Westphal'un gidişi ve Keith Smart'ın gelişiyle Whiteside takımda ufaktan şans bulmaya başladı. 15 dakika ve üstünde süre aldığı iki maç bulunuyor, birisinde Nuggets'a karşı 5 sayı - 7 ribaund - 2 blok, diğerinde Rockets'a karşı 4 sayı - 10 ribaund - 2 blok üretti. Kesinlikle yetenekli bir oyuncu ve henüz genç. (22 yaşında) Geleceğe yatırım yapan Kings onu kazanmalı. DeMarcus Cousins, Tyreke Evans, Marcus Thornton, Jason Thompson, Terrence Williams, Isaiah Thomas, Jimmer Fredette gibi gençlerin yanına bir de Hassan Whiteside koymak çok karlı olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder