19 Haziran 2012 Salı

2012 NBA Finali : Thunder 98-104 Heat (1-3)


2012 NBA Finalleri'nin dördüncü maçında Doğu şampiyonu Miami Heat, American Airlines Arena'da Batı şampiyonu Oklahoma City Thunder'ı ağırladı.

Mücadeleyi ev sahibi Heat çok çekişmeli bir oyunun ardından 104-98 kazanarak seride durumu 3-1'e getirdi ve NBA şampiyonluğuna yalnızca bir adım uzaklığa gelmiş oldu.

Heat'te son çeyrekte kramplar yüzünden sekmesine rağmen oyuna devam eden LeBron James 26 sayı - 12 asist - 9 ribaund, Dwyane Wade 25 sayı - 5 ribaund, son çeyrekte 12 sayı üreten ve en kritik anlarda sahneye çıkmayı başaran Mario Chalmers 25 sayı, Chris Bosh 13 sayı - 9 ribaundla oynadılar.

Thunder'da ise Russell Westbrook 43 sayı - 7 ribaund - 5 asistle kariyerinin en görkemli maçlarından birini çıkartırken son çeyrekte takımını oyunda tutan oyuncu oldu. Ancak bitime 13 saniye kala 3 sayı Heat üstünlüğü varken yapılan hava atışını Heat kazandıktan sonra hücum süresinin dolmasına yalnızca beş saniye kaldığını fark etmeyerek taktik faul yapıp maçın tamamen bitmesine sebep oldu. Kevin Durant serideki en etkisiz maçını geçirirken 28 sayı üretti, James Harden bir kez daha kötü şut performansı gösterip 2/10'la attığı maçı 8 sayı - 10 ribaundla kapattı. Serge Ibaka 4 sayı - 7 ribaund üretirken, Nick Collison büyük üçlü dışında 5 sayının üstüne çıkabilen yegane isim oldu. (6 sayı)

Gerçekten muhteşem bir maçı geride bıraktık. Belki şampiyonluk maçı kavramıyla açıklanmayacak bir maç ancak bu maç aslında şampiyonluk maçıydı. NBA tarihinde hiçbir takım 3-1'den geri dönerek şampiyonluğa ulaşmış değil ve serinin sıradaki maçı da American Airlines Arena'da oynanacak. Heat'in kazanması durumunda "şampi..." konumuna geleceğini herkes çok iyi biliyordu.

Aslında iki takım da maça bunun bilince çıktı. Özellikle Thunder ve maç boyunca takımın liderliğini yapan Russell Westbrook. Önceki maçlarda Heat'in yaptığı önemli başlangıçları izlemekle yetinen Thunder, maça bir sürprizle başladı ve ilk çeyreği 14 sayı farkla üstün kapattı. (17 sayıya çıktı bir ara fark) Bu noktadan sonra maçın gidişatını belirleyecek şey basitti : Heat'in cevabı.

İkinci çeyreğin ilk üç dakikasında absürd derecede kuvvetli bir Heat gördük. Çaylak Norris Cole yeni saç kesimiyle kendini bulurken, James Jones, Mario Chalmers gibi isimlerin katkılarıyla (ha tabii bir de Derek Fisher denen zararlı canlı) gelen 15-0'lık seri Heat'i maça döndürdü. O noktadan sonra da hiçbir şey önceki gibi olmadı.

Dengeli geçen bir üçüncü çeyreğin ardından her şey son çeyreğe kalmıştı.

James'in kramplara, ağrılara dayanamayarak kendini saha kenarında yerde bulması Heat taraftarlarının yüreğini ağzına getirirken çözümsüzlük içerisinde yanan ve tüm silahları kilitlenmiş olan Thunder'da Russell Westbrook Michael Jordanvari bir performansla takımını oyunda tutmayı başarıyordu. Heat onun saldıracağını bilmesine karşın durdurmayı başaramıyordu.

Oyun dengelenmiş, James'in durumuyla ibre kısa bir süreliğine de olsa Thunder'a çevrilmişti.

Willis Reed 2.0. Bu dediğimi 1970 NBA Finalleri'nin öyküsünü bilenler anlayacaktır. Maçtan önce oynaması beklenmeyen Knicks yıldızı Willis Reed, seke seke sahaya gelmiş, ilk basketi atıp maçtan çıkmış, o gazla Knicks Lakers'ı yıkmıştı. James seke seke sahaya gelip bitime iki buçuk dakika kala skor eşitken attığı üçlükle hem kendisine yapılan son çeyreklerde kayboluyor eleştirilerini sonsuza dek tarihe gömdü, hem de tarihi bir fedakarlıkla adını hafızalara altın harflerle yazdırdı.

O noktadan sonra Heat gazı aldı, Dwyane Wade'in liderliğinde ve Mario Chalmers'ın kritik anlarda gösterdiği mükemmel performansla galibiyete yürüdü. Chalmers'ın yaptıkları kesinlikle küçümsenmemeli, sürekli azarlanan bu eleman 25 sayısının 12'sini son çeyrekte, neredeyse tamamını da son beş dakikada kaydetti. Dwyane Wade'in soyunma odasına giderken dediği kadar var : Mario "Motherfucking" Chalmers.

Heat şampiyonluğa yürüyor, LeBron James ilk yüzüğüne gidiyor, genç Thunder ise acı bir tecrübe ediniyor. Gerçekten uzun yıllar hatırlanacak bir seri olduğunu söylemek yanlış olmaz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder